YAZMA EĞİTİMİ

1- YAZMA EĞİTİMİ
2- NİÇİN YAZAMIYORUZ?
3- YAZILI ANLATIM (YAZMA) NEDİR?
4- YAZILI ANLATIMIN NİTELİĞİ
3.1. Yazım konusunun sınırlandırılması
3.2. Ana düşüncenin belirlenmesi
3.3. Yazı planının belirlenmesi

5- YAZMA EĞİTİMİNİN YÖNTEMİ
6- YAZMA EĞİTİMİ YÖNTEMİNİN İLKELERİ
7- ÖĞRENCİLERDE YAZMA İSTEĞİ UYANDIRMAK
8- BİRLİKTE YAZMADAN KENDİ KENDİNE YAZMAYA GEÇİŞ
9- YAZILI ANLATIMDA YARATICILIĞIN YERİ
10- İLKÖĞRETİMDE YER ALACAK OLAN YAZI İLE ANLATIM ÇEŞİTLERİ

10.1. Yaşanmış ve Gözlenmiş Olaylarla İlgili Yazma 10.2. Yaşanmış Olaylarla İlgili Yazma Tekniği
10.3. Yaşanmış ve Gözlenmiş Olaylarla İlgili Örnekler

10.3.1 Rüyalar
10.3.2 Hayali konuların yazılması
10.3.3 Resimlere bakarak yazma
10.3.4 Dinlenen hikayelerle ilgili yazma
10.3.5 Okunan konularla ilgili yazma
10.3.6 Mektuplar
10.3.7 Makbuz, beyanname doldurmak, dilekçe, senet…..kaleme almak
10.3.8 Öğrenim konularıyla ilgili kayıtlar

11- YAZMA ÖDEVİ
11.1 Yazma ödevi türleri
11.2 Yazma ödevlerinin düzeltilmesi

12- ÖĞRENCİLERDE YAZMA YETERSİZLİKLERİ

YAZMA EĞİTİMİ
Yazma öğretiminin başlangıcı son derece önemli ve son derece zordur. Başlangıçta atılan adımlar sayesinde çocuklar yazma basamaklarına ya geç varırlar ya da varamazlar (Baymur,1968).

İlköğretim boyunca yapılan bütün anadili öğrenme etkinliklerinden yazma becerisi “yazdırmak”ile kazandırılır.Yazma başarısının ilk şartlarından biri öğrencileri serbest okumaya alıştırmaktır. öğrenciler doğru konuşma ile kazandıkları bir takım ses tasarımlarını daha sonradan yazı haline koyarlar (Baymur,1968).

Ses tasarımlarının yazı haline geçirilmesi sırasında kendini gösteren önemli güçlük konuşma ile yazma arasındaki farktır. Konuşma ile yazma arasındaki sürat farkından dolayı kelimelerde harflerin ,cümlelerde kelimelerin, daha büyük fikir bütünleri içinde cümlelerin atlanmasına veya iki kere tekrarlanmasına neden olur (Baymur,1968). Bundan dolayı yazı alıştırmalarının bir yönü de bu farkı kaldırmaktır.
Baymur’a göre çocuklar başlangıçta cümle içindeki kelimelerin yerin bilmedikleri için cümle tekniği çalışmaları yapılmalı. Bu teknik sınıfça oluşturulan bir cümlenin yine sınıfça tekrarlanması ve bunu defterine yazmasıdır.
Öğrenciler cümle yazma çalışmalarını başarıyla yerine getirdikten sonra ,birkaç cümleden oluşan fikir bütünlerinin yazılmasına geçilmelidir . Baymur bu çalışmalara da yazma tekniği çalışmaları adını verir .Bu teknikte de ;

a- Konunun sınıfça cümleler halinde belirlenmesi,

b- Yine tespit edilen şekilde konunun her çocuk tarafından yazılması,

Vardır. Bu çalışmalar sonucunda serbest yazma çalışmaların yolunun açıldığı söylenebilir. Yine Baymur “ilk öğretim” dergisinden aldığı bir alıntıda yazma çalışmalarının üç basamağından söz eder:

1- Cümle veya cümleler bütününün birlikte tespiti ve birlikte yazılması.

2- Cümle veya cümleler bütününün birlikte tespiti ve her çocuk tarafından ayrı yazılması,

3- Cümle veya cümleler bütünün her çocuk tarafından tespiti ve o şekilde yazılması.

Karl Linke (Aktaran Baymur,1943) bir yazısında yazma ile ilgili olarak ; “Birlikte yapılan yazma çalışmalarında öğrenci farkında olmadan ileride serbest olarak yazacağı yazılar için örnek şekiller kazanır. Yalnız bunlar, eski manada, yani yeni bir muhtevayı eski kalıplara dökmeğe yarayacak şekiller değil,belki bir fikrin en uygun tarzda ifadesi ,bir olayın tasviri, genel olarak bir konunun neresinden ve nasıl yakalanabileceğini gösteren örnek şekillerdir… o halde örnek şekil ,giriş, arz ve neticeli bir zahîri şekil değil, ezberlenecek bir şekil değil, düşünmenin ve tasviri etmenin şeklidir. Bu şekil hafızada oturmaz. Histe bulunur ve tasvirle hakikati, samimiliği ve sadeliği teşkil eder.”

NİÇİN YAZAMIYORUZ ?
1- Yazmanın zor bir iş olduğunu düşünüyor musunuz? Neden?

2- Hangi tür duygu ve düşüncelerinizi yazı yoluyla başkalarına aktarıyorsunuz?

3- Belli bir konuda yazmak istediğiniz şeyleri , kolayca kağıda yansıtabiliyor musunuz? Yansıtamıyorsanız sizce bunun nedenleri nelerdir?

Sorularına yanıt aradığımızda bizlerde yer alan bazı yetersizlikler göze çarpar:

1- Konuyu ele alırken yeterince düşünülmeden işe başlanıyor.

2- Sözcük dağarcığımızın yetersiz olduğunu söyleyebiliriz.

3- Kendimize güvenimiz yoktur, yazılanlarına kişilik ve değer verecek olan kendi yaşantılarını, görüşlerini ifade ederken gülünç olmak kuşkusu taşıyoruz. Bu kuşku yazma isteksizliği uyandırır. Bu duyguyla yazan kişi bilinçli yada bilinçsiz çekingenlik uyandırır. Yazarlarımızdan Mahmut Yesari “Boş kağıt beni korkutur” demiştir.

4- Yazı yazmanın güç bir beceri olarak benimsenip yazma çalışmalarından uzaklaşılması.

5- Eğitimimiz boyunca alınan yazma eğitiminin tam anlamıyla amacına ulaşamaması. (Ozil, 1991)

YAZILI ANLATIM ( YAZMA) NEDİR?
1- Duygu düşünce ve olguların başkalarına yazı ile anlatmaya “yazılı anlatım” denir. (Demirel,1999)

2- Yazılı anlatım günlük yaşantımızda konuşmadan sonra en çok başvurduğumuz, bir anlatım biçimidir. (Uluğ,1996)

3- Hangi biçimde ve hangi amaçla yazılırsa yazılsın, yazılı anlatımın temel amacı; okuyucuya, belli bir konuda, belirli bir haber (mesaj) iletmektir. (Uluğ,1996)

4- Yazma becerisi yazı yazmakla öğrenilir. Yazma eğitim yönteminin temel ilkesi “yazdırmaktır”. (Demirel,1999)

5- Yazma becerisinin önemi , bugün başka ülkelerde daha çok önem verilmiş ve bu beceriyi kazandıracak etkinliklere daha çok yer ayrılmıştır. (Göğüş, 1978)

YAZILI ANLATIMIN NİTELİĞİ
1-Yazım konusunun sınırlandırılması:

Yazılı anlatım konunun, birbirine bağlı ve düzenli bir içerik sıralamasını öngörür. Ancak her şeyden önce, anlatım konusunun belirlenmesi gerekir.

Anlatım konusunun sınırlandırılması okuyucunun konuya ilişkin bilgi düzeyi, yazılması düşünülen konunun kısa yada uzun olup olmayacağı ve yazma süresi dikkate alınarak yapılır.

Konuda bir sınırlandırılmaya gidilmemesi ,anlatımda daldan dala atlama, açıklamaya ve kanıtlamaya dayanmayan genellemeler, inandırma güçlüğü ve anlatım kısırlığı yaratır.(Uluğ,1996)

2-Ana düşüncenin belirlenmesi:

Yazılı anlatımda ilk adım, konunun seçilip sınırlandırılması; ikinci adım ise, sınırlandırılan konunun belli bir görüş açısından ele alınmasıdır.

Ana düşünce bir konu değil, bir düşünce olmalıdır. Başka bir deyişle , ana düşünce belli bir yargıyı dile getirmelidir. Ana düşünce anlaşılır olmalı , yanlış bir anlamaya yol açmamalıdır. Ayrıca ana düşüncenin açıklama yapmaya, örnek vermeye, karşılaştırmalara , nedenlerini belirtmeye, etki ve sonuçları göstermeye yardımcı olacak bir özellikte bulunmalıdır.

3- Yazı planının belirlenmesi:

Yazılı anlatımda bilgi toplamaya girişmeden önce, bilgi toplama işini “keyfilikten” kurtarmak için , belirli bir yazı planı yapılması gerekir.

Yazılı anlatımda , anlatım içeriğinin planlanması, anlatım bütünlüğünü sağlama ve etkililiği arttırmaya yardımcı olur. Plan, anlatım içeriğini geliştirmede başlıca yol göstericidir. Planın hazırlanması yazının ana düşüncesine bağlı olmak üzere , bunu destekleyecek yardımcı düşüncelerle birlikte geliştirilir.

Aşağıda “sigaranın zararları” konusunda yapılabilecek iki tür planlamaya örnekler verilmektedir. Anlatım planı belirli bölüm ve alt bölümlerden kurulur. Bu durum bilgi kümeleri arasındaki bağlantı ve gelişme yolunu görmemize yardımcı olur.

ÖRNEK:
SİGARININ ZARARLARI

Tümce planı:
A. Sigara nedir ve niçin içilir?
i. Sigara tütün bitkisinden yapılan zararlı bir içecektir.
ii. Sigara bir keyif vericidir.
iii. Sigaraya başlama genellikle bir özenti sonucudur.
B. Sigaranın zararları çeşitlidir.
i. Sigara hastalıklara neden olur.
1. Sigara akciğer kanserine yol açar.
2. Sigara kalp hastalıklarına ve damar sertliğine neden olur.
ii. Sigara gebelik döneminde bebeğin sağlığını olumsuz biçimde etkiler.
iii. Sigara içmek maddi bir kayıptır.
C. Sigaranın zararlarından nasıl korunabiliriz.

Sözcük gruplamalı yazı planı:
A. Giriş
a. Sigaranın tanımı
b. Sigaranın özellikleri
B. Sigaranın zararları
a. Sigaranın yol açtığı hastalıklar
i. Akciğer kanseri
ii. Kalp hastalıkları ve damar sertliği
b. Sigaranın insan yaşamındaki etkileri
c. Sigaranın ekonomik sonuçları
C. Sigaranın zararlarından korunma (Uluğ,1996)

YAZMA EĞİTİMİNİN YÖNTEMİ
1- Öğrencilerimizi iyi yazmaya alıştırmak için birkaç anlatım formülü öğretmek yarar sağlamaz ; “Güzel yazmak , sadece bazı formülleri maharetle kullanmak değildir.” Öğrenciler , konu üzerinde kendi bilgi, yaşantı, deney, izlenim ve duygularını, kendi sözcük dağarcığıyla, özgürce bildirmeye yöneltilmelidir; onlar, yazılarında belirecek asıl değerin, bu kişilik ve özellik olacağına inandırılmalıdır. Yazma da, konuşma gibi düşünmeye dayanır; öğrenilmiş sözlerin yinelenerek bildirilmesi değildir.

2- Yazma etkinliklerinde, öğrencilerin kendi düşünce, duygu, deney, yaşantı ve bilgilerini anlatma olanağını verecek konular seçilmelidir.

3- Yazma çalışmalarında, öğrencilerin bulundukları sınıf değil, düzeyleri dikkate alınmalıdır.

4- Öğrencinin yazma düzeyi birden değişmez, ağır ağır gelişir. Çünkü yazma, birkaç günde öğrenilecek bilgi değil, çeşitli alıştırmalarla kazanılacak bir beceridir; bu nedenle zaman ister.

5- Yazma çalışmalarıyla konuşma etkinlikleri arasında ilgi kurulmalıdır.

6- Öğrencilerin yazma konusunda kişisel ayrılıkları göz önünde tutulmalıdır; geri öğrencilerin bilgi ve beceri eksiklerini giderecek önlemler alınmalıdır.

7- Sınıfta, yazmaya istek havası uyandırılmalıdır; bu hava, yazanları isteklendirerek, çekingenleri yüreklendirerek, yazdıklarını birbirlerine okuma alışkanlığı oluşturarak, yazma yarışmaları düzenleyerek, okulda gazete, dergi çıkararak yaratılabilir.

8- Yazma etkinlikleri yalnız anadili dersine özgü kılınmamalıdır; öğrencinin başka derslerdeki etkinliğine, ailesinin ve kendisinin özel yaşamına kaydırılmalıdır. Böylece öğrenci, yazmayı bir araç olarak kullanmak olanağını bulur ve yararını öğrenmiş olur.(Göğüş,1978)

YAZMA EĞİTİMİ YÖNTEMİNİN İLKELERİ
Öğretmenin etkili bir Türkçe öğretiminde etkili yazılım anlatım becerisi kazandırma yollarını ( Kavcar, Oğuzkan, Sever,1995) şöyle özetleyebiliriz:

– Görülen ,yaşanan, incelenen olayların yazdırılması,
– Sınıfça konuşulan konunun yazdırılması,
– Derslerde varılan sonuçların yazdırılması ,
– Mektup, kart, telgraf,dilekçe vb. ‘lerin yazdırılması,
– Tasvir ve portrelerin yazdırılması,
– Sınıf ve okul gazetesine yazılar yazdırılması…

Şimdiye kadar anlattığımız yazma eğitimi etkinliklerinin ilkelerini şöyle belirleyebiliriz. (Göğüş,1978) :

1- Öğrencilere birkaç anlatım yöntemini anlatarak etkili bir anlatım becerisi kazandırılamaz. Öğrencilerin konu üzerinde kendi bilgi, yaşantı, deney, izlenim ve duygularını, kendi sözcük dağarcığıyla ,özgürce bildirmeye yönlendirmelidir.

2- Yazma etkinliklerinde, öğrencilerin kendi düşümce ,duygu, deney, yaşantı ve bilgilerini anlatma olanağı verecek konular seçilmelidir.

3- Düzenleyim bilgileri, dilbilgisi kuralları doğrudan yazma becerisi kazandırmaz. Bu bilgiler, yazma etkinlikleri içinde ,öğrencilere gerekli duyuldukça verilmeli ve hemen uygulamasına geçilmelidir.

4- Konuşma gibi ,yazma etkinlikleri içim de ders saati ayrılması zorunludur.

5- Yazma çalışmalarında ,öğrencilerin bulundukları sınıf değil, düzeyleri dikkate alınmalıdır.

6- Öğrencilerin yazma düzeyi birden değişmez, ağır ağır gelişir. Çünkü yazma, birkaç günde öğrenilecek bilgi değil, çeşitli alıştırmalarla kazanılacak bir beceridir;bu nedenle zaman ister. Her yazılan tür üzerinde, öğrenciler biçim plan, anlatım yönlerinden yeterli beceri kazanıncaya kadar sınıf içi alıştırmalar yapılmalı yeter sayıda örnek verilmelidir.

7- Derslerdeki yazma çalışmaları, öğrencilerin o türde ,ayrıca yapacakları ödevlerle sonuçlanır. Öğrenciler, sınıfta yaptıkları alıştırmalardan kazandıkları bilgi ve becerileri, evlerinde ya da kitaplıkta hazırlayacakları ödevlerle göstereceklerdir.

8- Yazma çalışmalarıyla konuşma etkinlikleri arasında ilgi kurulmalıdır. Sınıfta konuşulmuş bir konu da yazma konusu edilebilir. Ayrıca yazma ödevleri üzerinde öğrenciler konuşturulmalıdır.

9- Öğrencilerin yazma konusunda kişisel ayrılıkları göz önünde tutulmalıdır; geri öğrencilerin bilgi ve beceri eksiklerini önleyecek önlemler alınmalıdır. Yazmaya istekli öğrenciler yüreklendirilmeli, kendilerine yazma yoları ve iyi örnekler gösterilmelidir.

10- Sınıfta ,yazmaya istek havası uyandırılmalıdır; bu hava ,yazanları isteklendirerek, çekingenleri yüreklendirerek, yazdıklarını birbirine okuma alışkanlığı oluşturarak,yazma yarışmaları düzenleyerek, okulda gazete dergi çıkararak yaratılabilir.

11- Yazma etkinlikleri yalnız anadili dersine özgü kılınmamalıdır; öğrencinin başka derslerdeki etkinliğine, ailesinin ve kendisinin özel yaşamına kaydırılmalıdır. Böylece öğrenci ,yazmayı bir araç olarak kullanmak olanağını bulur ve yararını öğrenmiş olur.

ÖĞRENCİLERLERDE YAZMA İSTEĞİ UYANDIRMAK
Yazma becerisi çalışmalarının başarıya ulaşması için öğrencilerde yazma isteği uyandırılmalıdır öğrencilerin çoğu ise yazma isteği duymazlar .Bu çocukların kendine güvensizliklerinden kaynaklanır.

Öğretmen , normal yetenekli bir öğrencinin duygu ve düşüncelerini yazıyla, yeterince açık ,ve etkili olarak anlatmak becerisini kazanabileceğine inanmalı ve bu inancı öğrencilere de aşılamalıdır. Fransız yazarı Jean Ajalbert.: “Yazmak ,öğrenilebilecek bir sanattır; bu konuda öğretmenin yerini tutacak bir yetenek yoktur” (aktaran,Göğüş,1968)

Öğrencileri yazmaya isteklendirmek için başlıca şu yollar denenebilir( Göğüş,1968):

1- Yazma, güç bir beceri olarak gösterilmemelidir. Yazma, konuşma gibi bir anlatım yolu olarak tanıtılmalı, konuşan kimsenin yazabileceğine öğrenciler inandırılmalıdır.

2- Öğrencinin düşünmesine yardım edilmelidir. İyi belirlenmemiş ,sıralanmamış olan, iyi anımsa-namayan düşünceler ve olaylar, karalaştırılmamış kanılar kolay anlatılamaz. Öğrencileri, yazacağı konu üzerinde konuşturmakla yardım edilebilir.

3- Yazmada karşılaşılan güçlüklere yardım edilmelidir. Bu güçlükler çeşitli olabilir; öğrenci yazısına başlık bulamaz; nasıl bir giriş yapacağına karar veremez; yazacaklarını sıralamak, türlere göre biçim vermek de onun için bir sorun olabilir. Öğrenci, bu güçlüklerini öğretmenine ya da küme arkadaşlarına sorabilmelidir.

4- Ödev hazırlamak için süre verilmelidir.

5- Öğrencilere yardımcı kaynaklar sağlanmalıdır. Bunlar, bilgi kaynakları, sözlük, yazım kılavuzu, ansiklopediler olabilir; kuramsal yazma bilgileri, öğütler veren kitapların yararı azdır.

6- Öğrencilerin zihinsel kapsamları zenginleştirilmelidir. Bunun yolu, başlıca okuma, görme, deneme, gezme, konuşma, tartışmadır.

7- Yazılarda başarılı yönler aranmalıdır. Öğretmen isterse her ödevde bilgi, düşünce, anlatım yönlerinden bir değer bulabilir.

8- Ödev konuları da öğrenciyi yazmaya isteklendirecek nitelikte seçilmelidir. Konular öğrencilerin anılarını, izlenimlerini uyandırmalı, ilgilerine uygun düzeyde olmalı ve yaşam gereksinimlerine karşılık verecek nitelikte seçilmelidir.

9- Sınıfta, daha geniş olarak okulda yaratılacak yazma havası, öğrencileri yazmaya yönelten en büyük etken olur.

BİRLİKTE YAZMADAN KENDİ KENDİNE YAZMAYA GEÇİŞ
Birlikte yazmadan kendi kendine yazmaya geçişte şunlara dikkat edilmeli (Baymur,1968);

a- Konunun büyük bir kısmının birlikte yazılması , son kısmın yazılmasının öğrencilere bırakılması . Bunda birlikte yazma şekli üstündür.

b- Serbest yazılan kısmın, birlikte yazılan kısım aleyhine genişletilmesi.
c- Yalnız ilk cümlenin birlikte yazılması. Öteki cümlelerin yazımının çocuklara bırakılması.

Çocuklarla Bayramoğlu kuş cennetini ziyaret etmiştik . geziden sonra çocuklardan biri; kafesten kaçmış bir maymundan, bir diğeri yılanların bulunduğu ortamın sıcak oluşundan söz etti . Bir diğeri; papağanların kendileriyle konuşmadıkların ,, birisi timsahın kocaman boyu olduğundan söz etti. Çocukların bütün bu söyledikleri çok önemliydi ancak hepsini tek tek konuşup tartışamazdık . bu anlamda yapmış olduğum herkes gördüklerini yazsın çalışması yukarıda anlatılan yazma tekniği çalışmalarından biridir.
Kendi kendine yazma çalışmalarında yanlışsız ve mükemmel yazılar beklemek yazma tekniği çalışmaları açısından önemsizdir. burada önemli olan canlılıkları ,yaşadıklarını anlatabilme yeteneğini ifade edebilmesi olgusudur.

YAZILI ANLATIMDA YARATICILIĞIN YERİ
Yazınsal yaratıcılık, yaratıcı çalışmaların temel anlayışı olan, kendini tanıma, düşünerek karar verme, planlama, bu plan ve kararları eyleme dönüştürme sürecinin, uygulamalarla yaşama geçilmesidir. (Sever,1991)

Yazınsal yaratıcılığın çeşitli uygulama biçimleri vardır. 1980’li yıllarda Batı Almanya’daki çalışmalar önce lise daha sonra da ortaokul öğrencilerinin atölye etkinlikleriyle sürdürülmüştür. Öğrencilerin özgür yazınsal çalışmalarını desteklemek amacı temel alınmış; daha sonra yazıların üzerinde tartışmalı toplantılar düzenlenerek, çalışmalar değerlendirilmiştir.

Yazınsal yaratıcılık uygulamaları için diğer örneklerden bazıları şöyle sıralanabilir:

a) Okunan bir öykü, fıkra, şiir, makale, deneme, vb’nin yarıda kesilerek, öğrencilerden sözlü yada yazılı olarak tamamlamalarının istenmesi.

b) Çeşitli edebi türlerin bir bölümünün verilmeyerek, (örneğin, öykünün çözüm bölümü) öğrencilere tamamlattırılması.

c) Verilen bir öykünün, öğrenciler tarafından kahramanlarının değiştirilip yeniden yazılması.

d) Öğrencinin bir kahramanın yerine kendisini koyup, yeni bir öykü (ya da bir bölümünü) oluşturması. (Sever,1991)

Yazınsal yaratıcılıkta, yeniden bir bütün oluşturmaya yönelik uygulamalar, öğrencilerin düşün ve imgelem gücünü harekete geçirir. Öğrencilere anlama ve anlatma becerilerini kullanma olanakları yaratır; onları değişik yeniliklere yöneltir.

Aynı öyküyü tamamlamak durumundaki öğrencilerin yaklaşımlarındaki farklılık ve yeni deneyimler sınıfta yaşantı zenginliğinin oluşmasına neden olur. Öğrencileri tek yanlı olmaktan ve kalıp düşüncelere bağlanmaktan kurtarır. Olayları nesnel, bağlantısız ve gözlemci bir yaklaşımla değerlendirmeyi ilke edinir. İnsanların farklı düşüncelere sahip olabileceğini anlar. Özeleştiri yapma olanağına kavuşarak demokratik tutum ve tavır geliştirir.

İLK ÖĞRETİMDE YER ALACAK OLAN YAZI İLE ANLATIM ÇEŞİTLERİ
Yazma öğretiminde çeşitliliğe ve değişikliğe önem vermek bu alandaki öğrenci becerisinin de artmasına yazma olgusunun çok yönlü gelişmesine sebep olur.

Çocukların aynı zamanda eğleneceği etkinliklerin seçilmeyip sadece bir teknikte ısrar edilmesi çocukları kalıplaşmış yazılara götüreceği ve yazma yeteneklerini körelteceği apaçıktır.

Baymur, Türkçe Öğretimi adlı kitabında (1968) ;yazmada kullanılabilecek şeyleri şöyle belirtmiş:
1-Yaşanmış ve gözlenmiş olaylarla ilgili yazma;
2-Rüyaların yazılması ;
3-İmgelem yazmaları;
4-Resimlere bakarak yazma;
5-Dinlenen hikâyelerle ilgili yazma;
6-Okunanların yazılması ;
7-Mektuplar;
8- Makbuz ve beyanname doldurmak, dilekçe, senet kaleme almak;
9- Öğretim konularıyla ilgili sonuçların kaydı.

1-Yaşanmış ve Gözlenmiş Olaylarla İlgili Yazma
İlkokullarda en fazla yer verilmesi gereken yazma çeşidi hiç şüphesiz,yaşanmış ve gözlenmiş olaylarla ilgili yazmalardır. Daha önce belirttiğimiz gibi ortak yapılmış bir gezinin anlatılması etkinliği iyi bir örnek olacaktır. Burada esas ,çocukların gözledikleri veya yaşadıkları olayları kaleme almasıdır. Bu suretle öğrencilerin doğrudan doğruya gözlemlerinden ve iç yaşamlarından harekete geçen bu yazma çeşidi serbest yazma kavramına da en uygun bir yazış tarzıdır.

Bu guruba giren yazma çeşitleri esasında düşünüldüğünde bayağı çok olduğu görülecektir. Öğrencinin okula gelirken gördüklerini yazması, anne veya babasıyla yaşadığı bir olayı anlatması, arkadaşlarıyla yaptıklarını yazması vb… Çocukların tecrübeleri farklılaştığı için yazma becerilerinde de farklılıklar olacaktır. Çocukların yaşantıları zenginleştikçe ve gözlem kabiliyeti artıkça yazma becerisi de gelişecektir.

Çocukların serbest yazmalarında şu basamaklardan söz edebiliriz (Baymur,1968):
a- Çocuk konunun bütününü göz önüne almadan ayrıntıları gelişi güzel, bağlantısız olarak sıralaması,
b- Çocuk tek bir olayı kişisel bir anlayışla birazda hikayeleştirerek yazar.
c- Çocuk bir olayı ayrıntıları da katarak daha uzunca canlandırmak ihtiyacını duyar ve bu ayrıntıları genel bir fikrin altında toplayabilir .
d- Çocuk, sadece anlatmakla yetinmeyerek, izlenimlerine şekil vermeye ve bunların okurlarda canlanmasına çalışır.

Yaşanmış Olaylarla İlgili Yazma Tekniği:
1-Seçilecek konunun çocukların yazacakları ile ilgili olmalı ,dünyasına hitap etmeli. Çocukların yaşantıları takip edilerek bu konuda oluşacak malzemelerin hemen değerlendirilmesi gerekir.
2-Çocukların yaşadıkları ile bunları yazmaya dökme zamanı ne kadar kısa tutulursa yazma o kadar kuvvetli ve etkili olur.
3- Yazılacak her yazının sadece bir konuyu ,olayı kapsaması gerekir. Örneğin yapılmış bir gezinin anlatımından ziyade olayın bir safhasını yazmalarını istemek daha iyi olur.
4-Çocuk ,konunun ve seviyesinin gerektirdiği uzunlukta yazmalıdır. Onun için şu kadar yaz demek doğru bir davranış değildir. Ancak yazılanı daha açık bir hale getirmek için sorularla yönlendirmeler yapılabilir.
5-Yazma eylemi zamanla sınırlandırılmamalıdır.
6-Çocukların hayal güçlerinin çok kuvvetli olduğu bilinen bir gerçektir . ancak onlardan yaşadıkları bir şeyi yazmalarını istediğimizde gerçekten yaşadıklarını yazmalarını sağlamak gerekir.

Yaşanmış ve Gözlemlenmiş olaylarla İlgili Örnekler;
1-Rüyalar
Tıpkı yetişkinleri bazen rüyalarını anlatmak istedikleri gibi çocuklarda büyük bir coşku ve heyecanla rüyalarını anlatmak isterler. Bir yazma materyali olarak rüyaların öğretmenler tarafından kullanılması uygundur. Ayrıca rüyaların yazdırılması öğretmenlere öğrencilerin bir takım duygu ve isteklerini öğrenme fırsatı verecektir. Rüyaların yazılması ile ilgili teknikler yaşanmış ve gözlemlenmiş olayların yazma teknikleri gibidir.

2- Hayali Konuların Yazılması

Çocukların hayal güçlerinin çok kuvvetli olduğu bir gerçektir. Baymur (1968) kitabında yazma dersinde bir çocuğun kardeşinin dünyaya gelişini gayet canlı olarak tasvir ettiğini ,öğretmenin birkaç gün sonra kardeşini sorduğunda ise öğrencinin olayı hayalinden anlattığını belirtmiş olduğunu bize aktarır.

Yine Baymur (a.g.e ) ‘de bize hayali konular ile ilgili çalışmalar yapılırken iki noktaya çok dikkat edilmesi gerektiğini belirtir:

1. Çocuklar, gerçek bir olayı anlatmakla bir hikâye uydurmayı birbirinden ayırt etmelidirler.
2. İmgelem yazma öteki yazma çeşitleri yanında yer almalıdır. Yani buna gereğinden fazla yer verilmemelidir. Hayal gücü çok işlek olan çocuklara ,sık sık gerçek olaylarla ilgili yazılar yazdırılmalıdır.

3- Resimlere Bakarak Yazma

Bu yazış tekniğinde esas bir resme baktırarak yazma esastır. Resmin tasvir edilmesi canlandırılması sadece yazma tekniği açısından önemli bir faaliyet olmayıp aynı zamanda çocuk hakkında da önemli ip uçları vermektedir (Baymur,a.g.e ).

1. Çocuklardan bazıları ,resmin muhtevasını kendiliklerinden bir şey katmayarak ,olduğu gibi tasvire çalışırlar. Bunlar tasvirci tiplerdir.

2. Bazı çocuklar evvelce yaptıkları gözlemleri resmin muhtevasıyla birleştirirler. Bunlar gizlemci tiplerdir.
3. Bazı çocuklarda resmi daha ziyade duygularının etkisi altında kavrar ve manalandırırlar. Bunlara da duygusal tip diyebiliriz.

4. Bazı çocuklarda resmin anlattığı şeyi imgelemlerinin yardımıyla anlatırlar. Bunlar da hayalci tiptir.
5. Daha büyük yaştaki öğrencilerde resim muhtevası ile edindikleri bilgiler arasında ilgi kurmağa çalışırlar. Bunlar da bilgin tiptir.

Resimleri tasvir etmede gözlemci, duygusal,hayalci ve bilgin gibi çeşitli tipler ortaya çıkıyor. Bu alanda ilk deneyimi Binet yapmıştır. Bir yazma tekniği olarak resimlere bakarak yazma öğrenciler arasındaki bireysel farkları ortaya koymada bir vasıta olmaktadır.

4- Dinlenen Hikayelerle ilgili Yazma

Burada esas öğrencilerin diledikleri bir hikayeyi serbest olarak kaleme almalarıdır. Resimlere bakarak yazma gibi bu teknikte öğrencilerin bireysel yeteneklerini ortaya koymada bir vasıta olur.

Öğrencilere yazdırılacak hikâyenin ,çocuklar tarafından bilinmemesi uygun olur. Bu yazma tekniğinde öğrencilerin özellikle fikir seviyelerini ve dille ifade kabiliyetlerini teşhise hizmet etmesi bakımından değerlidir. Çünkü çocuklar öğretmen okurken muhtevasını öğrendikleri hikayeyi kendi düşüncelerine göre kendi ifade tarzıyla canlandırırlar. Burada istenirse hikâyenin başlığının bulunması ve eksik olarak anlatılan sonunun tamamlanması çocuklara bırakılabilir.

5- Okunan Konularla ilgili Yazma

Okunan bir kitap veya yazıda yazma için bir malzeme olabilir. Bunun en basit şekli okunan kısa bir metnin kaleme alınmasıdır. Bunun için her öğrenciye böyle bir metin sağlanır. Çocuklar bu metinleri belirli bir zaman içinde okuduktan sonra yazmağa geçerler. Çünkü bu sayede çocukların bellekleri ve yazma yetenekleri hakkında daha iyi bilgi edinilmiş oluruz. Ancak bilinmelidir ki hikaye tarzında olan yazılar, çocuklar tarafından daha kolaylıkla kaleme alınır. Bilgi veren yazıların yazılmasının da çok göç olduğunu belirtmek gerekir. Bir diğer belirtilmesi gerekende yazmaya başlangıçta kısa ve çekici hikayelerle başlamaktır.

Okuma konularla ilgili yazmanın başka bir şeklide okuma konusunun hatırlattığı-baştan geçen, işitilen, okunan- bir hadisenin yazılmasıdır.

6 – Mektuplar

Mektup, günümüzde çok kullanılmayan bir iletişim aracıdır. Doğal olarak bunu bir yazma tekniği olarak kullanmak için önce çocuklara edebi bir mektubun önemi anlatılmalıdır. Bununla yapacağımız mektubun sadece hal hatır sormak olmadığını anlatabilmektir.

Öğrencilere ileride iş mektuplarını yazma ihtiyacı çıkabileceği anlatılmalı, mektUbun çağımızda kaybettiği prestiji kazandırtabilmeliyiz.

Öğrencilere yazma tekniği açısından şu şekilde mektup kullanılabilir: a) Birlikte yazma b ) Tek başına yazma

7- Makbuz, Beyanname Doldurmak, Dilekçe, Senet…. Kaleme Almak

İlerde günlük yaşamda karşılaşacağı ,doldurmak zorunda kalacağı bazı formların sınıfa getirilerek önce birlikte daha sonra tek başlarına doldurmaları sağlanır.

8- Öğretim Konularıyla İlgili Kayıtlar

Derslerde ,incelenen konularla ilgili esas fikirleri unutmamak veya hiç değilse yapılan işleri ileride hatırlamak maksadıyla, defterlere bazı kayıtlar düşmek faydalı olur. Bu faaliyet ,yazmaya yol açması bakımından da değer taşır. Yapılan bir deney, sınıfta yapılan bir iş uygun bir faaliyettir. Örneklerden de anlaşılacağı gibi bu sadece Türkçe dersinde uygulan bir etkinlik değildir.

YAZMA ÖDEVİ
Yazma çalışmalarının öğrencilerin o türden ,ayrıca yapacakları ödevle sonuçlanmalıdır. Çeşitli konular seçilerek verilecek ödevlerin niteliklerini şöyle açıklayabiliriz( Göğüş,1978):

Eğitimde genel anlamıyla yazılı ödev ,vazgeçilmez bir yetiştirme yoludur. Öğrenci ,ödev yaparken kendi kendinedir. Yazdığından yaptığından özgür olmakla birlikte sorumluluk da duyar; öğrendiklerini düşündüklerini uygulamakta ,yazmaktadır;bu sırada eksik ,yanlış ,belirsiz bilgilerini anlar ,bunları tamamlamak ,durulaştırmak gereğini duyar;düşünür, seçer, ;böylece girişim atılım içindedir,etkindir.

Yazılı ödev ,yazma çalışmaları için temel bir etkinliktir. Yazma becerisi ,bütün ana dili becerileri gibi ,yazma etkinliği yapılmadan öğrenilemez. Yazılı ödevler , açıklanan nitelikleriyle öğretmenlere öğrencilerin kişisel bilgi çözüm ,düşünüş, birleştirme ,anlatım, sunuş yeteneklerini gösteren çalıştırmalardır.

Yazılı ödevlerde amaç ; alıştırma, gözlem,ve inceleme düşünme ve değerlendirme ,imgelem ve yaratıcılık yeteneği kazandırtmaktır. Bunları da vereceğimiz ödevlerin türlerine göre gerçekleştiririz.

Yazma ödevlerine konu seçmekte çok önemlidir. Öğrencilere konu seçerken ; “çocukların yaş, cinsiyet,zeka ve kültür düzeylerine uygun ,zevk ve ilgi duyabilecekleri konuları seçerek, onların ; yazmaya karşı duydukları çekingenlik,korku vb. duygularını yenmelerine; bu alanda taşıdıkları yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı olmak” amaçları göz önünde bulundurulmalıdır.

Yazma ödevlerine konu seçerken öğretmenlerin şu ilkeleri göz önüne almaları tavsiye edilir (Göğüş,1978):

-Konu öğrencinin yaşantısından ve ,deneylerinden seçilmelidir .
-Konu öğrencinin ilgisini çekmelidir.
-Konu öğrencinin ruhsal gelişim düzeyine uygun olmalıdır.
-Geniş incelemeyi gerektiren konular verilmemelidir.
-Sınıfın düzeyi göz önüne alınarak konunun işlenecek yönleri belirlenmelidir.
-Konular bir gereksinmeyi karşılamalıdır.
-Konular somutlaştırılmalıdır.
-Konular çeşitlendirilmelidir.

YAZMA ÖDEVİ TÜRLERİ
Öğrencilere yazmakta beceri kazandıracağımız türleri amaçlarına ve kapsamlarına göre üç grupta belirtebiliriz (Göğüş,1978);
1-İş Yazıları : insan ilişkileri ,günlük işler ve gereksinimler dolayısıyla yazılan yazılardır (mektup, telgraf, dilekçe vb. )
2- Bilgi ve Düşünce Yazıları: Bu yazılar ,çeşitli kaynaklardan edinilen bilgileri toplayıp sunan ,değerlendiren, açıklayan yazılardır.
3- Yaratıcı yazılar ; Konusu yazarınca bulunarak ,hayal gücü ,düzenleyim ve kişisel anlatımla ortaya konan yazılardır. Öykü ,roman ,anı ,gezi deneme ,şiir…bunlardandır.

Öğretmen ödevleri öğrenci seviyesine ve belirtilen ilkeleri göz önüne alıp belirledikten sonra sınıfta bu ödevler üzerinde konuşarak ve tartışarak öğrencilerde bir izlenim oluşturulmalıdır. Yazma ödevlerin de öğretmen konunuz şudur demekle işi bitmiş olmamaktadır . bütün bunların dikkate alınması gereklidir.

YAZMA ÖDEVLERİNİN DÜZELTİLMESİ
Çocuklara verilen yazma ödevlerinin kontrolü de şu esaslara dikkat edilmelidir (Baymur,1968):
a-Yazının muhtevası ,yani onun anlatmak istediği şey,
b-yazının şekli ve dille ifade ediliş tarzı.

Yazma ödevleri hakkında hüküm verirken yukarıdaki esasları göz önüne alan öğretmen şu açıdan değerlendirmeye geçebilir.
1-Öğrencinin gözlem kabiliyeti (özellikle yaşanmış ve gözlenmiş olaylarla ilgili yazma ve resimlerin manalandırılması çalışmaları….)
2-Düşünme kabiliyeti,
3-Hayal gücü (özellikle konuların yazılmasında)
4-Öğrencinin bellek gücü.
Bütün bunların yanında yazı şekil bakımından incelenirken ,dilin ustalıkla kullanılıp kullanılmadığı, dil bakımından yanlışlıkların yapılıp yapılmadığı ve yazıdaki doğruluklara dikkat edilir.
Öğrencinin ödevi samimilik ve sadelik açısından da ayrıca incelenebilir.
Yazılı anlatım çalışmaları nasıl ki konunun tespiti çalışması ile bitmeyip ödevlere kadar uzanıyorsa, yazılı ödev vermekle de süreç bitmemektedir. Yazılı anlatım becerisi açısında düşündüğümüzde ödev düzeltmelerinde şu yöntemler kullanılması tavsiye edilir:
a-Her öğrencinin kendi yazısını kendisinin düzeltmesi; en fazla yer alması gereken bir düzeltme türüdür. Öğrencilerde, yazdıkları bir yazıyı muhakkak okumak, hem de tekrar tekrar okumak alışkanlığını kazandırmak gerekir.
b-Karşılıklı düzeltme (ödevlerin, öğrenciler arasında değiştirilerek düzeltilmesi; kümeler içinde düzeltme; sınıfça düzeltme) ;
c-Öğretmenin düzeltmesi;
Ödevlerden ister bir kaçı isterse hepsi bundan önce sıraladığımız düzeltme şekillerinden hangisine tabi tutulursa tutulsun ,her seferinde bütün yazıları öğretmen muhakkak kontrol eder.

ÖĞRENCİLERDE YAZMA YETERSİZLİKLERİ
Yazma becerisi etkinlikleri etkin bir şekilde uygulandığında bile bir takım öğrencilerde yazma yetersizlikleri görülmektedir. Öğrencilerde görülen yazma yetersizliklerini iki gurupta toplayabiliriz (Baymur,1968):

a-Ruhsal nedenler;
b-Eğitimsel nedenler;

a-Çocukluk çağını henüz bitirememiş, zihin gelişmelerini tamamlayamamışlardır; bunun sonucu olarak ,bilgi, kavrayış, düşünme yetersizlikleri yazılarında da belirir.
Bu grup öğrenciler, yazdıkları konuları yeterli bir genişlikte ve bütün yönleriyle kavrayamazlar,konu tek yönlü ilenmiş olur. İşledikleri tek yönde de bilgileri az ,görgü ve yaşantıları zayıf olduğu için düşüncelerini güçlendirecek örnekler veremezler.
b-Öğrenciler yaşadıkları, gördükleri olayları, düşündüklerini yazmaya yeterince alıştırılmamıştır. Bu deney eksikliğinden dolayı ;
-Başlık yapmak, olayları ve düşünceleri sıralamak, yazıyı bölümlere, paragraflara ayırmak gibi alışkanlıklar oluşmamıştır.
-Yazı biçimlerini bilmezler. Dilekçe, telgraf, mektup, gibi özel biçimleri olan yazılar üzerinde bilgi verilmemiş, alıştırma yaptırılmamıştır.
-Sözcük dağarcıkları dardır. Konuya ,duruma göre duygu, düşünce anlatacak sözcükler bulamazlar. Yazılarında yerinde kullanılmamış sözcükler vardır. Ağız sözcükleri ve deyimler kullanırlar.
-Tümce kurmada yetersizlerdir.
-Yazım kurallarını bilmezler. Büyük harfleri yerinde kullanamazlar, sözcükleri doğru yazmak, bitişik yazılacak sözcükleri tanımak konusunda bilgi ve denemeleri azdır.
-Noktalama imlerini kullanmak alışkanlıkları yetersizdir.
-Kendilerine güvensizdirler. Yazılarına kişilik ve değer verecek olan kendi yaşantılarını ,görüşlerini ,gülünç olmak kuşkusuyla yazamazlar.

KAYNAKÇA:
1- GÖĞÜŞ,BEŞİR. Orta Dereceli Okullarımızda Türkçe ve Yazın Eğitimi, Gül Yayınevi, ANKARA:1978
2- ULUĞ,FEVZİ. Okulda Başarı,Remzi Kitapevi 5. Basım, İSTANBUL:1996
3- OZİL,ŞEYDA. Yazma Öğrenilebilir Mi?, Cem Yayınevi , Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Yayınları 3, İSTANBUL:1991
4- SEVER, SEDAT. Dil ve Edebiyat Öğretiminde Yaratıcılık,Eğitimde Arayışlar 1. Sempozyumu Eğitimde Nitelik Geliştirme ,13-14 Nisan 1991.
5- DEMİREL,ÖZCAN. İlköğretim Okullarında Türkçe Öğretimi, M.E.B. Yayınları, İSTANBUL:1999
6- GÜNEŞ, FİRDEVS.Okuma- yazma Öğretimi ve Beyin Teknolojisi. Ocak yayınları,ANKARA:1997
7- ÖZDEMİR, EMİN.Anadili Olarak Türkçe Öğretimi.Türk Dili Dil Öğretimi Özel Sayısı, Sayı: 379-380(Temmuz-Ağustos):1983
8- BİNBAŞIOĞLU,CAVİT. Özel Öğretim Metotları, Binbaşıoğlu Yayınevi,ANKARA:1973

Hakkında dileksoylemez

Yazar, 2002 yılında İstanbul Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olmuştur. Evli ve 2 çocuk annesidir. Hakkında detaylı bilgiye http://www.dileksoylemez.com/hakkimda adresinden ulaşabilirsiniz.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

%d blogcu bunu beğendi: