Yaralar ve yara bantlarımız

Yaralar ve yara bandı

“ Anne beni sakla ve babama kaybolduğumu söyle”

Bir çocuk bunu neden söyler? Varlığının değerli olduğunu, vazgeçilmez olduğunu hissetmek için.

Peki, niçin bunu hissetme ihtiyacı içindedir? Daha doğrusu, soruyu şöyle sorayım: Değerli olduğunu hisseden bir çocuk böyle bir ihtiyaç içine girer mi?

Bir görüşme esnasında danışanlarımdan biri ‘Küçükken oynamayı sevdiğim bir oyun vardı. Ben ölmüş gibi yapardım ve tüm aile başımda ağlardı’ dedi. Derinlerde sevilme, değer görme ihtiyacını karşılamaya çalışan başka bir örnek!

Yakın zamanda öğrencilerimden biri durumunu anlatmak için yanıma geldi. Öğrenciyi birkaç yıldır tanıdığım için anlattıklarının, görüşmenin asıl konusu olmadığını düşündüm. Konuyu biraz derinleştirdiğimizde anladım ki niyeti farklı. “Annem yemek yerken bana şöyle söyledi: ‘Ben öldüğümde, baban ve onun ailesinin yanına gidersen sana hakkımı helal etmem’ dediğinde, ne söyleyeceğimi bilemediğim için masayı terk ettim” dedi. Suçluluk + kaybetme korkusu ile başa çıkmaya çalışan birçok kişiden biri daha!

Servise geç kaldığı için çocuğunu arabanın arkasına bağlayan, ceza vermek için atletle soğuk havada balkonda bekleten, karanlıkta tuvalete kilitleyen, okuldan kaçtığı için kızının uzun saçlarını kısacık kestiren, tuvaletini altına kaçırdığı için ceza köşelerinde bekleten ailelerle karşılıyoruz. Böyle travmatik deneyimler, yetişkinlikte -en iyi ihtimalle- duygu durum bozukluları olarak karşımıza çıkarlar.

Bu örnekleri niye verdim? Çocukluk herkesi örseler. ‘Babama, kaybolduğumu söyle’ diyen çocuk da, fiziksel şiddet gören çocuk da aslında örselenmiştir. Tek fark, bunun derecesi ile çocuğun durumu algılayış biçiminde yatar.

Herkesin geçmişten getirdiği yaraları vardır. Doğum anından itibaren çevre, ailenin örüntüsü, yaşantı deneyimleri gibi pek çok etken kişinin değerli özünde çatlaklar oluşturur. Bütünlüğü korumaya çalışan benlik ise, çatlakları kapatmak için çözümler üretir. Üretilen çözümler de kimliği oluşturur. Yara bandıyla (mükemmeliyetçi, iyilik yapmayı aşırı seven, kontrol meraklısı, ağır ya da hızlı davranışlar gibi)  yaralar kapatılır.  İnsanoğlu, günlük hazlar peşinde anı yaşamaya çalışır ya da kazanmak ve sahip olmaya odaklanarak geçici sevinçler peşinde koşar. Hayatına anlam katmak, etki yaratmak isterse eğer, yara bandını kaldırmaya cesaret etmesi gerekir.

İnsan, ne zaman yaralarına bakmaya cesaret eder ve çözüm üzerine düşünür, işte o zaman özgürleşir.

 

Sosyal medyada yeni gelişmeleri ve videoları takip etmek için tıklayın.

               

Sorularınız için uzman@dileksoylemez.com mail gönderebilirsiniz.

Youtube kanalına abone olmak için

https://www.youtube.com/channel/UCuFYEnXP_xU714yFOxyf2wQ

Yazılarımın yayınlandığı adresler

http://www.milliyet.com.tr/psikolojik-danisman-dilek-soylemez/saglik/pembenar-yazilari/

http://annemisin.com/DilekSoylemez

http://ailevecocuk.net/category/dilek-soylemez/

Hakkında dileksoylemez

Yazar, 2002 yılında İstanbul Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olmuştur. Evli ve 2 çocuk annesidir. Hakkında detaylı bilgiye http://www.dileksoylemez.com/hakkimda adresinden ulaşabilirsiniz.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

%d blogcu bunu beğendi: