RESİLİENCE: RİSKLER VE KORUYUCU FAKTÖRLER

Psikolojik dayanıklılık doğuştan var mıdır, sonradan gelişir mi? Her ikisine de evet cevabını vererek başlamak istiyorum. Kalıtımsal özelliklerin kişilik gelişimindeki önemi yadsınamaz bir gerçek. Ancak son yıllarda nöroplastisite kavramı ile “birlikte ateşlenen nöronlor birlikte bağlanırlar” şeklinde özetlenecek Hebb teorisi karşımıza çıkmaktadır. Doğuştan getirdiğimiz ve çevresel faktörlerle öğrendiğimiz her bilgi her deneyim bu kavramla birlikte değişebilir olduğu ortaya çıkmıştır. Bu anlamda psikolojik dayanıklılık geliştirmek mümkündür. Nasıl mı?

 

Koruyucu ve risk faktörlerini belirleyerek…

 

Psikolojik dayanıklılığının –resilience– gelişebilmesi için risklerin ortadan kaldırılması ve koruyucu faktörlerin arttırılması gerekir.

 

Risk faktörleri olumsuz bir halin ortaya çıkma olasılığını artıran ya da var olan bir sorunun sürmesine neden olan faktörler olarak tanımlanabilir.

 

Bireysel risk faktörleri:

Erken doğum, olumsuz yaşantı deneyimleri, doğuştan ya da süregelen hastalık varlığı, okula uyum sorunları, akademik yetersizlikler gibi kişinin kendisi ile ilgili oluşan risklerdir.

 

Çevresel risk faktörleri:

Anne babanın hastalığı, ilgisiz ebeveyn, boşanmış, dağılmış aile, sosyoekonomik seviye, ihmal, istismar, doğal afetler, şiddet, toplumsal olaylar gibi kişinin dışında gelişen risklerdir.

 

Tüm bu sayılan risk faktörlerinin temel özelliği kişinin katlanabilirlik düzeyi ile yakından ilgilidir. Bu risklerle yüzleşmek dayanıklılığın gelişimi için gereklidir.

 

Koruyucu faktörler

Psikoloji biliminde ilk yıllarda risklerle ilgili araştırmalar yaygınken 20. yy.’dan sonra paradigma değişimi ile birlikte önleyici koruyucu faktörlerle ilgili araştırmalar artmıştır. Bireyin olumlu ve güçlü yönlerinin geliştirilmesine yönelik araştırmalar hız kazanmıştır. Bu anlamda güçlüğün etkisini azaltan ya da ortadan kaldıran, uyum sürecini kolaylaştıran, yeterliliğini geliştiren koruyucu faktörler olarak adlandırılabilir.

 

Bir araştırmaya göre bu koruyucu faktörler üç ana başlıkta toplanabilir:

  • Bireyin kendisiyle ilgili olumlu atıfları
  • Aile içindeki duygusal bağlar
  • Okulda ya da toplumdaki sosyal destek ağının varlığı

 

Başka bir araştırmaya göre koruyucu faktörler:

 

Bireysel faktörler: Özgüven – özsaygı – özyeterlik – entelektüel kapasitenin yüksek olması, sosyal becerilere sahip olmak, yumuşak başlı ve herkes tarafından sevilen biri olmak

 

Aile ile ilgili koruyucu faktörler: Anne baba ile yakın ilişki -sosyoekonomik açıdan avantajlı olmak- çekirdek aile dışında destekleyici ve sıcak aile bağlarına sahip olmak, iyi ebeveyn nitelikleri.

 

Aile dışındaki koruyucu faktörler: Aile dışındaki bir yetişkin ile olumlu ve sıcak bir ilişki, sosyal bir çevrenin içerisinden yer almak ve iyi okullarda okumak olarak sıralanabilir.

 

Kişilerin psikolojik dayanıklılığını geliştirirken elinde bulunan riskleri ve güçlü yanlarını belirlemiş olması, riskleri ortadan kaldıramasa bile olumlu veya koruyucu yönlerini artırmaya dikkat göstermesini sağlayabilir. Kişi zor durumlardan çabuk toparlanarak eski haline dönebilir.

 

Sevgiyle kalın…

Dilek Söylemez

Psikolojik Danışman

Hakkında dileksoylemez

Yazar, 2002 yılında İstanbul Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olmuştur. Evli ve 2 çocuk annesidir. Hakkında detaylı bilgiye http://www.dileksoylemez.com/hakkimda adresinden ulaşabilirsiniz.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

%d blogcu bunu beğendi: