OYUNUN EĞİTİMDEKİ YERİ

Çocuklar zamanlarının büyük bir bölümünü oyunlarla geçirmektedirler. Çocukların gelişimlerini destekleyen oyunlara fırsat verildiğinde onlarla iyi bir iletişim kurulabilir.
Çocuklar doğumlarıyla birlikte getirdikleri bir zekaya sahiptirler. Bu zeka potansiyellerini belli bir noktaya getirebilmek için (özellikle okul öncesi ve 6-8 yaş çocukları) çok meraklı, çevresine ilgilidirler, gördüğü, duyduğu her şey onun için keşfedilmemiş, gizli ve ilginçtir.

Büyük bir çaba ile araştırır, eline geçirdiği herhangi bir şeyi kırar, bozar, kurcalar,gördüğü her olayın nedenini, niçinini öğrenmeye çalışır. Sürekli sorular sorar, zaman zaman anne-babalar bıkabilir. Cevaplamaktan çekindiğimiz birçok sorularla karşılaşıyoruz. Çocuklar her zaman kendilerinin anlayabileceği bir dille cevaplar beklemektedirler.

Çocuğunuza onun dilini tercüme ederek yaklaşmayı denediniz mi? Çocuğun dili oyundur. Evcilik oynayan bir çocuk düşünelim. Çocuğu o farkında olmadan gözlersek; çocuk ya günlük yaşamını oyuna aksettirecek ya da bazı olayları olmasını istediği şekilde oyununa yansıtacaktır. ( Tübitak Bilim ve Teknik dergisinin arşivinden; Psikolog Sibel Çağlayan’ın Çocuk Eğitiminde Oyun başlıklı yazısından alınmıştır.)

Çocuklar, duygu ve düşüncelerinin oyunlarda daha rahat ifade ettiklerinden onlar için oyunlar birer eğitim aracı olarak kullanılabilir. Çocuk oyun aracılığıyla kendi dünyası ile çevre arasında bir ilişki kurar. Çevresindeki olayları algılamaya çalışır ve oyunlarına da bunları yansıtır. Çocuklar oyun ortamında farkında olmadan öğrenir, diğer çocuklarla iletişim kurar,işbirliği kavramını geliştirir. Yaratıcılıklarını kullanabilirler ve hayal güçleri zamanla gelişen bir yapıya sahip olur.

Çocuklar oyun yolu ile düşünmekte ve deneyim kazanmaktadırlar. Yeteneklerinin sınırların çevrelerindeki objelerin özelliklerini deneme-yanılma yoluyla iyi kavramaktadırlar. (www.rehberlik.biz)

Oyunlar çocukların fiziksel gelişimlerine, sosyalleşmelerine, hareket yoluyla yaşantılar edinmesine, hareket ihtiyaçlarını karşılamalarına yardımcı olur. Çocuklar birikmiş enerjilerin belli bir şekilde boşaltmak zorundadırlar. Aksi takdirde çocuk saldırgan bir kişiliğe sahip olabilir. Oyunlar sadece beden eğitimi dersinde değil diğer alanlarda da kullanılmalıdır. Çocuklar her şeyi oyunla algılar. Bunun için onların dilini yani oyunu kullanabilme yeterliliğimiz olmalıdır.

Beden eğitiminin genel tanımını yaparken,hareket etmeyi öğrenmek ve hareket yoluyla öğrenmek diye tanımlamıştık. Hareket yoluyla öğrenmek, çocukların zihinsel, sosyal,duygusal ve fiziksel gelişimlerine katkıda bulunmaktadır. Bunlar en çokta oyunlarda gerçekleşir. Çocuklar hareket yoluyla birçok şeyi öğrenirler.

Aslında oyunlar gerçek yaşamın birer aynası gibidir. Çocuklar; paylaşmayı, insanlar arasındaki ilişkileri, çatışmaları, anlaşmazlıkların nedenlerini ve sonuçlarını, karar vermeyi, sorun çözmeyi, çevresini anlamayı oyun içinde öğrenmektedir. Örneğin; saklambaç oynarken üzerine çıktığımız ağaç dallarını, yapraklarını, kuşları fark ederiz. Öte yandan oyunların kurallarından başlarız bir topluluk içinde yaşamanın kurallarını benimsemeye. Kısacası oynadığımız oyunlar yetişkin olmaya hazırlar bizi. (Örnek Bilim Çocuk, 1999 sayı 16 dan alınmıştır.) Oyunlar çocukların zihinsel gelişimlerine de katkıda bulunur. Zihinsel gelişim bilgi, kavrama, ve saklama ile ilgilidir. Bunlarla birlikte çocukların karar verme, düşünme, değerlendirme, yorum yapabilme yetenekleri gelişir. Tuz-buz oyununu oynatırken belirlenmiş amaçlarımız vardır. Dikkat koordinasyonunu geliştirme, çabukluğu geliştirme vb. Çocukların verilenleri unutmamaları için yeterli bir hafızaya sahip olmaları gerekir. Tuz- buz oyunu ile bence bu faktöre hitap ediliyor. Her öğrencinin sahip olduğu bir sayısı var ve bu oyundan ayrılan öğrencinin sayısını söyleyince kurallar gereği oyun dışı kalınıyor. Oyun ilerledikçe hatırlamak zorlaştığından oyuncular değişik hatırlama yöntemleri geliştirirler. Aşure oyunu da bununla hemen hemen aynı amaçları taşıyan bir oyundur. Aşure oyunu eşli oynandığı zaman bunlara ek olarak çocuğun işbirliği kavramının gelişmesi ve sosyalleşmesi de söz konusu oluyor. Dikkat, algı, ve düşünme işlevleri oyunun başarı ile oynanmasında rol oynar.

Çocuklar oyunlarda eşitliği, demokratikliği de öğrenir. Çoğu oyunlar sayışmacalar ile başlar. Çünkü oyunlarda sıraya girmek önemlidir. İşte bu nedenle sayışmacalar eşitliği sağlamak için güzel bir başlangıçtır. Eşitliğin sağlandığı oyunda çocuk kaybetmeyi daha kolay kabullenir. Yani kazananı takdir etmeyi ve kaybetmeyi kabullenmeyi de oyunda öğrenir. Hayatın öteki alanlarında da böyle değil midir? Elbette kazanmakta vardır kaybetmek de. İşler kimi zaman istediğimiz gibi gider, kimi zaman da tam tersi olur. İster iyi gitsin ister kötü her iki durumunda bize neler hissettirebileceğini ilk olarak oyun oynarken fark etmedik mi?

Oyunlar eğlence kaynaklı olmalarından başka toplum açısından da önemli bir kültür birikimidir. Çocuk, hareket yoluyla kendi kültürünü de öğrenebilir. Örneğin;halk oyunlarında kendi kültürünü tanıma fırsatı bulur ve kültürünü korumaya, yaşatmaya çalışır. Halk oyunları ekibinde bulunan bir çocuk oynadığı yörenin özelliklerini, gelenek göreneklerini kendi çabaları ile öğrenebilir. Tabi ki halk oyunlarında bunlar öğretilmiyor. Sadece figürler,o yörenin oyunları öğretilir. Belki de biraz bahsediliyor ancak tam anlamıyla özellikler verilmiyordur. Çocuk merakı doğrultusunda hareket edip, araştırmaya yönelebilir ve o yörenin kültürünü öğrenebilir. Daha da önemlisi kendi toplumunun kültürünü öğrenmiş olur. Yani hareket yoluyla eğitim (mesela halk oyunları) çocuğu bir şeylere teşvik eder ve bu yolla öğrenme gerçekleşir.

Kültür ve çocukla ilgilenen bilim adamlar, bu konuyla ilgili pek çok araştırma yapıyorlar. Ülkemizde de Ankara Üniversitesi’ne bağlı Çocuk Kültürü Araştırma Merkezi’nde benzeri araştırmalar yapılıyor; oyun,oyuncaklar gibi çocuğun dünyasını ilgilendiren daha birçok konuyla ilgili araştırmalar yapılmaktadır. Bu araştırmalar oyun dünyasının zenginliğini, geliştiriciliğini,kültür içindeki yerini ortaya koymaktadır. (Bilim Çocuk, 1999 sayı 16 sy. 21)

Demek ki, çocuklar hareket yoluyla (en önemlilerinden biri oyunla) bir çok şeyi yaşamlarına katıyorlar. Sonuç olarak, evde anne-babaların okulda ise öğretmenlerin çocukların bedensel, psikomotor, zihinsel,dil,sosyal ve duygusal gelişimlerini desteklemek için oyuna gereksinim duyulmaktadır. Çocukların oyunla öğrendiklerinin, deneme-yanılma fırsatı verdiği için daha kalıcı olduğu bilinmektedir. Oyun, çocuğu eğlendirirken öğretmekte olduğundan bu sırada geçirilen zamanı anne-baba ve eğitimciler tarafından çok iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. ( Gazi Unv. Mesleki Eğitim Fakültesi, Mesleki Eğitim Dergileri)

Oyunlar etkili birer eğitim aracı olarak kullanılabilir. Bu doğrultuda, çocuklara oyun oynayabilecekleri yeterli zaman ayrılmalı iyi bir oyun ortamı sunulmalıdır. Oyunların çocuk üzerinde bu kadar çok etkisi varken, bu konudaki çalışmaların çoğalması ve desteklenmesi gereklidir.

Hakkında dileksoylemez

Yazar, 2002 yılında İstanbul Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olmuştur. Evli ve 2 çocuk annesidir. Hakkında detaylı bilgiye http://www.dileksoylemez.com/hakkimda adresinden ulaşabilirsiniz.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

%d blogcu bunu beğendi: