Anne-Babalar Sizi Geleceğe Götürüyorum!

İnsan, anne-baba olduğunda çocuğunun önce sağlığını, yemesini, içmesini hatta kakasını düşünerek geçiriyor ilk yılları. Çocuklar 2-3 yaşlarında geldiğinde bu kaygıların üzerine, yürümesi, konuşması, fiziksel gelişimi ekleniyor. Okul çağı geldiğinde ise yaşıtlarına göre gelişim düzeyi, sosyal çevrede kendini ortaya koyma becerisi, arkadaşlık ilişkileri ve en nihayetinde ise akademik başarısı ile ilgili düşüncelere doğru yönleniyor anne babalar.

Yaşı ilerledikçe tavırları, karakteri, yaşam becerisi hakkında da fikir sahibi olunması ve geleceğe yönelik kaygıların da artması anne babalar için kaçınılmaz oluyor. Bizler (anne-babalar) çocuklarımızın geleceği ile ilgili, meslek seçiminden başlayıp yaşam biçimine kadar detaylı planlar yaparken onların bazı davranışlarından dolayı karmaşık hislere kapılabiliyoruz. Örneğin kendi kendine yeten bir birey olmasını isterken, sorumluluk vermiyoruz. Hayır demesini öğrenmesini isterken bizim isteklerimize karşı gelmemesini istiyoruz. Şimdi yaptığımız her davranış biçimi onun geleceğini şekillendirdiğini unutuyoruz.

Gelin size bazı sorular sorarak nasıl bir gelecek planladığınızı anlamaya çalışalım.

Şimdi çocuğunuzun size göre ‘yetişkin’ olarak kabul edeceğiniz bir yaşını hayal edin. Burada bir yaş sınırı vermiyorum. Çünkü kimi ebeveyne göre bu 20 yaş olabilir kimi ebeveyne göre 35 yaş bile olmayabilir 🙂

Yaşı belirledikten sonra çocuğunuz o yaşa geldiğinde eğer kardeşi varsa onun kaç yaşında olacağını da hesaplayın ve siz de kaç yaşında olacaksınız onu bulun. (Kabul ediyorum son hesap zorlayıcı olabilir :))

Şimdi bulduğunuz yaş gruplarında tek tek çocuklarınızın ve kendinizin nasıl bir hayat yaşadığını tasarlamaya çalışın.

Çocuğunuzun bir mesleği var mı? Hangi işi yapıyor? Hangi okullardan geçerek oraya geldi? Nasıl bir vatandaş oldu? Hangi toplumsal değerlere sahip? Hayatını nasıl geçiriyor? Ne kadar para kazanıyor? Kendi işini mi yapıyor, yoksa bir işte mi çalışıyor? Birlikte mi ayrı mı yaşıyorsunuz? Evli mi? Evliyse nasıl bir eş olmuştur? Çocuğu var mı? Varsa o nasıl bir ebeveyn olmuştur? Hayatını doyumlu şekilde yaşadığını düşünüyor musunuz? Sizinle arası nasıl? Yetişkin bir evlada sahip anne baba olarak iletişiminiz nasıl? Çocuğunuz kendi hayatını idame ettirebiliyor mu? Yoksa eliniz kolunuz hala onun arkasında mı? Arkadaş çevresi nasıl, ilişkileri nasıl?

Sizin o yaşta hayatınız nasıl? Kendi bireyselliğinizi doyumlu şekilde yaşayabiliyor musunuz? Yoksa çocuklarınıza hala bağımlı mısınız? Hayatınızı onların yörüngesinde mi şekillendiriyorsunuz? Çocuklar ayrı bir ev kurup yaşıyorlarsa sizin eşinizle iletişiminiz nasıl? Neler yapmaktan hoşlanıyorsunuz ya da hoşlandığınız kendinize ait aktiviteleriniz var mı?Yaşamınız nasıl sürüyor? Çalışıyor musunuz? Emekli mi oldunuz?

Bu soruların her biri üzerinde uzunca düşünüldüğünde bugünümüze ışık tutar. Çünkü ‘Nasıl bir çocuk yetiştirmeliyiz?’ sorusunun cevabını vererek bugünkü eylemlerimiz hakkında bize fikir verirler.

Sevgilerimle

Dilek Söylemez

Psikolojik Danışman

İletişim: www.dileksoylemez.com

www.instagram.com/dileginimgeleri

 

*Bu yazım, annemisin.com sitesinde yayımlanmıştır.

 

 

Hakkında dileksoylemez

Yazar, 2002 yılında İstanbul Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olmuştur. Evli ve 2 çocuk annesidir. Hakkında detaylı bilgiye http://www.dileksoylemez.com/hakkimda adresinden ulaşabilirsiniz.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

%d blogcu bunu beğendi: