Gösteriliyor 147

Yeni Yıldan Beklentiler..

Her yılın sonu, bitişi ve o yılı değerlendirmesi gerekse de insanın, başlangıçlara odaklanıp, yapılacaklar listesi hazırlar, yanına ‘tik’ atmak için…     Liste uzunsa çoğu da gerçekleşmez ya, hüsran, hayal kırıklığı….   Neden gerçekleşmediğini düşünmeden, yüzleşmeden kendiyle, yeni yılın yeni listeleri hazırlanır, yeni ‘tikler’ için! Hayatı, olması dayatılan ‘tik’lerden arındırmak gerek… “Gerçekten Ne İstiyoruz”  Kendimiz …

Bursa’ya dair…

Uludağ’ın eteklerinde kurulmuş bir şehirdir Bursa.. Tarihin gizli kapılarına açılır, kentin eski sokakları..Tahtakalesi’nde iç içe dükkanlar… Ulucami’ den gelen, müezzininin sesiyle huzura koşanlar…Haşimişcan’dan Bursa manzarası.. Arkada Büyük Devlet Hastanesi.. Kim bilir kimlerin acısını taşıyan koridorları..   Muradiye’de sonbahar bir başkadır.. Cami avlusundaki sarı yapraklar ve arnavut taşlı yolları ile soğuğun, rüzgarın etkisi, yaprakların çıtırtısı…Şiir tadındaki …

Geçmişi Bırakmak

      İki keşiş yolda giderlerken, bir nehirden karşıya geçmek için bekleyen genç bir kadın görürler. Kadın yüzme bilmediği için korkuyordur ve keşişlerden yardım ister.Keşişlerden biri, genç kadını kucakladığı gibi suyun öteki tarafına bırakır. Genç olanı, arkadaşının bu davranışına hayretle bakar. Çünkü inançlarına göre bir kadına dokunmak yasaktır, hoş karşılamaz, farklı yorumlar, hatta ona …

İçten Gelenler…

Ne kadar çok insan, ne kadar çok konu için, ne kadar çok şey vadediyor.. Herkes bir yardım vadediyor.. Bir ürün değil kastım.. Bir bilgi, bir iyileşme içinde vadedilenler var tabi.. İnanıp inanmamak bize kalmış…lakin o kadar “çok” içinde en iyisini bulmak… Birde kişi aynı frekansta değilse,bundan elde edeceği kazanımda garanti değil.. Öyle işte.. ” Herkesin …

Savunma Mekanizması olarak “Acımadı kiii…”

        Acımadı kiiiiiiii…….. Küçükken, biri canımızı yaktığında ya da kendimiz kaza ile canımızı acıttığında,  eğer buna şahit biri varsa etrafımızda , ‘acımadı kiii’  derdik..  Çünkü o zaman, ‘ acımadı kiiii’ dersek, acımızı, kırgınlığımızı, kızgınlığımızı, üzüntümüzü başkalarının anlamamış olacağını düşünürdük. Hem yadsımış, hem de azımsamış oluyorduk duygularımızı. Bir nevi “Aslında acıdı ama dert …

Ömür Dediğin…

TRT ‘ de bir program var, adı “Ömür Dediğin” ömrünün son demlerindeki bir kişi ile röportaj yapıyorlar. Hikayesini anlatan kişi çocukluğundan itibaren yaşantısından kesitler anlatıyor. Her hayat bir yol aslında..  Sahibinin yolu… Yollar bazen kesişse de herkes kendi çizgisinde gidiyor. “Hayat ona ne yüklediğinle anlam bulur” demiştim… Bu programda izliyorum, herkesin anlamı farklı… Hayalleri,özlemleri,duaları var…. …

Yağmura ve Hayata

  Büyülü bir şey var yağmurun sesinde tıkır tıkır cama vuruken, yaşadığını hatırlarsın… Şimşekler çakarken, aydınlanan odanda irkilirsin.. Yaradanı hatırlarsın… Gökgürlediğinde, korkarsın belki önce, sonra şükrün artar güvenliğine… Güvende olmayanları da hissedersin derinden, kendiliğinden… Yağmurun o hırçın, kudretli ihtişamından sonra gelen sessizlik yok mu, her şeyin bir sonu olduğunu hatırlatır bize… Huzurlu bir “toprak kokusu” …

Anneanneme…

Çocukluğumun, yeni yetmeliğimin, bol merdivenli, iki katlı, eski eviydi Anneannem..  Geniş terasında duvarından ayaklarını uzatır seyre dalardı.. 6 çocuk ve sayısız torundu, onun hayatı..  Dedemin akşam işten dönerken, sırtına yüklediği poşetleri, balkondan görür. “hadi bir yardım edin” derdi, ortada kim varsa… Bakkala giderken arkamdan gelen “kendine de canın ne istiyorsa al” sesiydi…Çocuk sevindirmeyi iyi bilirdi..  …