KAYGILARIN KAYNAKLARINI BULABİLİRSİNİZ

Kaldırımda yürüyorsunuz. Yan taraftaki caddede İstanbul şartlarında şaşırtıcı gelebilecek şekilde akan bir trafik var. Arabalar hızla yanınızdan geçiyor. Az ileride kaldırımın kenarındaki yeşil alanda havlayan ve size doğru hızla gelen bir köpek görüyorsunuz. Köpeğin sivri dişlerini gördüğünüz anda arkasından iki köpeğin daha geldiğini görüyorsunuz. Bedeninizin içinden hızla akan bir gerilim hattı ‘kaç’ diyor. ‘Savaş’ ya da ‘don’ ama bir şey yap! Korku duygusu iliklerinize kadar işliyor. Nefes alış verişlerinizi kontrol edemiyorsunuz. Elbette tüm bunların farkında değilsiniz. Otomatik pilot devrede çünkü. Gelin şimdi otomatik pilot devredeyken kontrolü nasıl elimize alırız buna bakalım.

Kaygının kaynakları nelerdir?

Kaygıların iki kaynağı bulunuyor: Amigdala ve korteks.

Korteks, duygular, düşünceleler, sezgi, hafıza, plan yapma gibi daha pek çok işlevsel süreçleri olan bir yapı. En önemli işlevlerinden biri anlamlandırma ve tahmin etme. Bu yapı önemli çünkü bizi diğer canlılardan ayırıyor. Amigdala ise tıpkı bir aslanla karşılaşan ceylan gibi. Düşünce yoktur. Duygusal anıların depolandığı ve silinmediği yerdir.

Bir durum kaygı uyandırıyorsa onun hangi kaynaktan geldiğini nasıl anlarız?

Bir durum sizde kaygı uyandırıyorsa geriye dönüp bakmak gerekiyor. Düşünce süreçleri, endişe uyandırıcı imgeler, çözüm arayışı içinde olmaktan kendinizi alamıyorsanız bu korteks kaynaklı bir kaygıdır. Ne demiştik, korteks anlamlandırır, tahmin eder, plan yapar. Geleceğe dönük tahminler olumsuzsa kaygı, durumları anlamlandırma olumsuzsa yine kaygı devrede. Amigdala da ise düşüncenin olmadığından bahsetmiştik. Anlık tepkiler ve daha çok fiziksel belirtilerle anlamlıdır.

Bu kaynaklar çalışma süreleri bakımından da birbirinden ayrılıyor. Bir durumla -ki genellikle buna tetikleyici adı verilir- karşı karşıya kalındığında beş duyudan gelen bilgiler iki yol ile amigdalaya ulaşır. Birincisi beynin merkez istasyonu gibi çalışıp önemli önemsiz gibi filtre işlevi olan talamus üzerinden amigdalaya ikincisi ise yine talamus üzerinden kortekste işlenerek amigdalaya ulaşır. Bu hayatta kalmak için muazzam mekanizmadır tabi. Bir tehlike ile –mesela üzerinize dişlerini göstererek koşan bir köpekle- karşı karşıya kalındığında savaş-kaç-don tepkisi devreye girer ya da arabanın frenine hızla basar kazayı önlersiniz. En başta verilen örnek gibi köpekten kaçmak için hızla akan trafiğin içinde yola atlamazsınız. Sizi korumak için amigdala devreye girmiştir artık. Korteks ise düşünce süreçlerinde işler, anlamlandırır, olasılıkları hesap eder, bunun tehlikeli olduğunu düşünürse amigdalaya iletir. O sırada araba çarpmamışsa tabi. Her ikisinde de tehlike gerçek tepki gerçek. Süreler farklı.
Tehlikenin gerçek olmadığı durumlarda da yine aynı yol ile kaygı devreye girer. Birincisinde yani amigdala da tetikleyici vardır. Örneğin bir ses, koku, görüntü vs. bulunur. Amigdala devreye girer. İkincisinde ise anlamlandırma, tahmin yapma, düşünce süreçleri ile korteks kaygı uyandırır. Tehlike gerçek değil, kaygı gerçek algılanır. Burada bilinmesi gereken konu amigdalanın gelen bütün uyaranları gerçek olarak algılıyor olmasıdır. Kapalı alanda olunca tetikte duran biri ortada bir tehlike yokken de aynı fiziksel belirtileri verebilir. Sadece kaynak düşünce süreçleri -yani korteks- kaynaklı ya da uyaran tetikleyicisi -yani amigdala- kaynaklı olabilir. Tüm tehlike içeren uyaranlar gerçek olmasa bile her şekilde amigdalaya uzanır ve amigdala tarafından gerçek olarak algılanır. Panik atak gibi fiziksel tepkilerle öleceğini düşünen birinin amigdalası devreye girmiştir. Tehlikenin gerçek olmadığını, ölmediğini, nefessiz kalmadığını söylemek bu saatten sonra kişiye hiçbir anlam ifade etmeyecektir. Ama sizler artık biliyorsunuz.

Bir sonraki hafta kaygının geldiği kaynakları detaylıca inceleyerek kaygı bozukluğu ve çalışma egzersizleri ile irdelemeye çalışalım. Haftaya kadar bana @psk_dan_dileksoylemez adresimden konu hakkında sorularınızı iletirseniz bir sonraki yazıda cevaplamaya çalışırım.

Sevgiler

Dilek Söylemez

Psikolojik Danışman

İletişim:www.dileksoylemez.com

İnstagram: @psk_dan_dileksoylemez

Hakkında dileksoylemez

Yazar, 2002 yılında İstanbul Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olmuştur. Evli ve 2 çocuk annesidir. Hakkında detaylı bilgiye http://www.dileksoylemez.com/hakkimda adresinden ulaşabilirsiniz.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

%d blogcu bunu beğendi: