KİTAP ÖZETLERİ – PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK

PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK
Yazar : Prof.Dr.Muharrem Kepçeoğlu

KISACA NOTLAR
İlkokul ve ortaokullarında psikolojik hizmetler farklılaşmaları ve gerekçeleri ?

1- Öğrencilerin gelişimleri :

İlkokullarda öğrencilerin bir bütün olarak gelişmesine ve bazı sosyal beceriler kazanarak çocuğun kendine uygun bir yaşam biçimi geliştirmesine yardım etme esas alınır. Ortaokullarda ise, öğrencilerin daha çok eğitsel, mesleki ve kişisel sorunlarının çözülmesine yardim etmek esastır.

2- Öğrencilerle kurulan ilişkinin biçimi ve yönü :
Psikolojik danışma ve rehberlik uygulamalarında ilkokullarda çocuk velileri ve öğretmenlerle daha çok ilişki kurulur. Orta öğretim okullarinda ise bu ilişki doğrudan doğruya öğrencile ile kurulmaya çaliŞilir. Hizmetlerin sunuluŞunda ilkokullarda genellikle grupla ilişki kurma yaklaşımları benimsenirken, ortaokullarda özellikle bireysel ilişki kurma yaklaşımları tercih edilir.

3- Öğrencilerin psikolojik gelişim özellikleri :
İlkokul öğrencisi daha çok günlük yaşamla ilgili iken ortaokul öğrencisi gelecek yaşamla ilgilenir.
4- Okulların eğitim programları :
İlkokul programları sadece bireysel ayrılıklara göre esneklik taşıyan genellikle tek tür programlar olduğu halde, ortaokul programlarında yatay ve dikey geçişler, ders, burs bölüm ve alt programla ilgili seçmeler artmaktadır.
5- Okulların örgütsel nitelikleri : Ortaokullarda ders öğretmenliği,. ilkokullarda sınıf öğretmenliği yaygindir.
6- Öğrencileri tanimadaki yöntem :

İlkokullarda öğretmenlerin gözlemleri ile topladiklari bilgiler öğrencileri tanimada önemli bir kaynak oluştururken, ortaokullarda öğrenciler hakkindaki bilgilerin çoğu doğrudan doğruya öğrencilerin kendisinden toplanir.

Okullardaki psikolojik danışma uygulamaları özellikle şu problem alanlarında yoğunlaştırılabilir;
a.       Öğrencilerin başarısızlık ve öğrenme güçlükleri
b.       Geleceğe dönük öğrenim ve meslek seçme planları
c.       Kişisel ve sosyal problemler
d.       Okulla ilgili problemler
e.       Başkaları ile ilişki kurabilme ve arkadaşlık konusundaki problemler vb.

İnsan üzerinde psikolojik danışma aşamaları ;

a.       Analiz : Birey hakkında çeşitli bilgileri toplama
b.       Sentez : Bilgileri sınıflandırma ve inceleme
c.       Tanı : Bir karara varma
d.       Tedavi : Gelecekte yapılacakları kararlaştırma
e.       Psikolojik danışma yapma : Yüzyüze gelme
f.        Izleme aşamalarıdır.

Bireyi tanıma ile ilgili bazı temel anlayışlar ;
1.       Bireyleri tanımanın tek amacı ve gereği onların kendilerini tanımalarına yardımcı olmaktır. Tanımada, bireyi tanıma sadece bir araç, onların kendi kendilerini daha iyi tanımalarına yardım ise bir amaçtır.
2.       Okullarda tanıma tüm öğrencileri kapsamalıdır. Akademik durumu ile sosyal ve psikolojik uyumu ne olursa olsun, her öğrencinin kendi kapasite ve özellikleri hakkında daha çok bilgi edinmeye, böylece kendisi hakkında gerçekçi ve tutarlı bir görüş kazanmaya ihtiyacı vardır.
3.       Öğrencileri tanıma hizmetleri mutlaka takım halinde birlikte çalışmayı gerektirir. Okulda öğrencileri tanıma çalışmalarında başta okul müdürü olmak üzere diğer yöneticilere ve tüm öğretmenlere önemli görevler düşer.
4.       Öğrenciler hakkında bilgi toplama, belirli bir sınıfa ya da yaşa özgü olmaktan çok, her sınıfta ve yaşta sürekli olarak yapılması gereken bir çalışmadır. Bireyi tüm özellikleri bakımından sürekli bir değişme ve gelişme okul yıllarında çok daha hızlıdır. Böyle olduğuna göre, her yaşta ve sınıfta öğrenci hakkında sürekli olarak toplanan bilgilerin bir arada ele alınması ile ancak onu hakkında geçerli ve doğru bir görünüm elde edilir. Aksi halde, belirli dönemlerde toplanmış sınırlı bilgiler sadece o dönem için geçerli olabileceğinden, bu tür bilgilere dayanarak öğrencilerin kendi kendilerini tanımalarına yardımcı olma çabaları son derece sınırlı, hatta yanıltıcı olabilir.
5.       Okullarda öğrenciler hakkında toplanan özel ve gizli olmayan genel bilgilerden öğrencilerin yanı sıra öğretmenlerin, yöneticilerin ve hatta velilerin de yararlanması sağlanmalıdır. Bu bilgiler başkalarının yararlanabileceği bir biçimde sınıflanmalı, özetlenmeli ve dosyalanmalıdır.
6.       Tanıma hizmetlerinde bireylerin bütün yönleri ile tanınması bir ilke olarak benimsenmelidir. Bir bütünlük içinde birey hakkında her yönden bilgi toplanması amaç olmalıdır.

Bireyleri tanımada bilgi toplama alanları
1.       Kimlik : Adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, telefonu ve adresi
2.       Fiziksel gelişimi ve sağlık durumu : Boy, ağırlık, bedensel ve psikolojik sağlığı, geçirdiği belirgin hastalıkları, belirgin özür ve engelleri vb.
3.       Aile durumu : Aile özgeçmişi, ana ve babanın öğrenimi ve meslekleri, kardeşleri, sosyo-ekonomik durumu, aile içindeki ilişkiler, ailenin özellikleri ve komşuluk çevresi vb.
4.       Sosyal gelişim ve uyumu : Okulda arkadaş çevresi ve ilişkileri, okul dışında arkadaş çevresi ve ilişkileri, aile ve mahalle çevresi ve ilişkileri vb.
5.       Okul özgeçmişi : Okul öncesi, ortaokul, lise veya dengi okul dönemleri için akademik başarı ve başarısızlıkları, zayıf ve kuvvetli yanları, sınıf dışı ve okul dışı etkinlikleri
6.       Zihinsel özellikleri : Genel yetenekleri, özel yetenekleri istidatları
7.       Bazı kişilik özellikleri : ilgileri, sevep sevmediği dersler ve etkinlikler, işlere karşı ilgisi, duygusal ve heyecansal özellikleri, güdülenme durumu, değer sistemi, inançları vb.
8.       Eğitsel ve mesleki planları ve amaçları : Yöneldiği alanlar ve okullar, iş ve meslekler, iş tecrübesi, evlenme planları, genel olarak yaşam için çabaları, istekleri

Yukarıdaki listede genel olarak önemli görülen bilgi toplama alanları belirtilmiş, her alan içinde kapsanacak boyutlar sadece bir fikir versin diye örneklerle gösterilmiştir. Bu listede okulların özelliklerine uygun değişiklikler mutlaka yapılmalıdır. Örneğin, ilkokulda tanıma hizmetleri için bilgi toplama alanları bir genel lisede düşünülebilecek bilgi toplama alanlarından farklı olmalıdır.

Toplanan bilgilerin düzene konulması
Çok çeşitli kaynaklardan toplanan bilgiler belirli bir sistem içinde sınıflanıp gruplandırılmadıkça bu bilgilerden yararlanma olanağı yoktur. Bilgi toplama hizmetleri sürekli olduğu gibi, bu bilgilerin bir düzene konulması işi de zamanında ve sürekli olarak yapılmalıdır. Aksi taktirde toplanan bilgilerin bir değeri olmaz.

Toplanan bilgilerin sınıflandırılıp gruplara ayrılmasında ve özetlenmesinde pratik ve kolay bir yol yada sistemin benimsenmesi gerekir. Ancak bu yol ya da sistem benimsenirken okulun özellikleri ve olanakları, öğrencilerin ihtiyaçları, uzman personelin durumu dikkate alınmalıdır.

Bilgilerin paylaşılması
Toplanan ve bir düzene konulan bilgilerin mutlaka öğrencilere verilmesi ve onlarla paylaşılması gerekir. Öğrenciler ve ilgili personelle paylaşılmayan bilgilerin, yeterince toplanmış ve belirli bir düzene konulmuş olsa bile, hiçbir değeri yoktur.

Otobiyografi
Bireyin kendisi hakkındaki bilgileri yine kendisinin yazılı olarak serbestçe rapor etmesidir. Otobiyografi, bireyin her türlü özelliği hakkında kendi dilediği gibi yazmasına fırsat veren serbest bir anlatım tekniği olarak belirli bir yapıya sahip değildir. Otobiyografi, oldukça sübjektif bir bilgi toplama yoludur. Bu özelliğinden dolayı yorumlanması da zordur. Buna göre, otobiyografi tekniği ile toplanan bilgilerin yorumlanıp değerlendirilmesinde bireyle yüz yüze gelmek gerekir. Otobiyografi, bireyin doyurulmamış, istek ve umutlarını açığa vurmasına, kendi duygularını, tavırlarını ve amaçlarını daha ayrıntılı olarak görmesine yardım ettiği gibi, birey hakkında başka tekniklerle toplanmış bilgilerin daha çok anlam ve canlılık kazanmasını da sağlar. Bireylere otobiyografi yazdırılırken genellikle iki yol benimsenebilir. Bunların birisi bireyin kendisi hakkında her konuda istediği gibi serbestçe yazması istenebilir. Buna kontrolsüz ya da sınırsız otobiyografi denir. Bir diğer yol ise, bireyin sadece belirli bir konu etrafında örneğin, aile özgeçmişi, başkaları ile ilişkileri, geleceğe ilişkin kaygıları gibi konulardan biri hakkında serbestçe yazması istenir.

Görüştüğümüz Kişiyle Rapor Kurma
Empatik Anlayış :
En basit anlatımı ile insanın kendini bir başkasının yerine koyması anlamına gelir. Psikolojik danışmada empati, danışmanın danışanın görüş açısına girmesi ve danışanın dünyasını bu açıdan algılayabilmesidir. Danışmanın danışanın özel dünyasını kendi dünyası olmadığını bilerek, sanki kendi dünyası imiş gibi hissetmesi ve anlamasıdır. Ancak empatik anlayış başkasını taklit etme değildir, rol yapma değildir, başkasının yaptığını aynen yapma da değildir.

İçtenlik :
Içtenlik, danışmanın kendi duygu, düşünce, tavır ve hareketlerinin farkında olması durumudur. Içtenlikte iki önemli boyut vardır; bunlardan biri tutarlık, diğer ise saydamlıktır. Danışmanın tutarlılığı, onun kendi içinde ve çevresi ile sağlıklı ve dengeli bir uyum yapabilmesine bağlıdır. Buna göre tutarlı danışman problemlerini çözmüş ve gerektiğinde çözebilen, kendi duygu ve düşüncelerinin bilincinde olan kişidir. Danışmanın saydamlığı ise onun içi ve dışı aynı, hiçbir iki yüzlülüğe yönelmeden göründüğü gibi olmasıdır.

Dikkatlilik – Katılım :
Dikkatlilik danışana farkedildiğinin iletilmesidir. Danışman danışanı dinlerken tam bir katılımla hem ne dediğini ve hem de neden ve nasıl dediğini anlamak zorunda. Danışmanın sözlerinin yanı sıra onun bakışları, duruşu ve diğer gözlenebilen davranışları önemli etkiler yapar.

Içeriğin Vurgulanması :
Gerektiğinde danışman, konuşulan konuyu daha iyi anlamak ve özellikle konu üzerine danışanın dikkatini çekmek amacı ile danışanın konuyu tekrar etmesine çaba gösterebilir.

Duyguların Yansıtılması :
Danışmada duyguları hakkında daha çok bilinçlenmesini sağlamak amacı ile, danışanın duyguları danışman tarafından tekrar kendisine yansıtılır. Bu yansıtma sırasında aynı zamanda danışmanın danışanı anladığı ve anlamaya çalıştığı karşı tarafa iletilmiş olur. Duyguların yansıtılması ile danışan pek farkında olmadığı duygularının farkına varır ya da farkında olduğu duygularının kendisini ne kadar etkilediği konusunda daha çok bilinçlenmiş olur. Danışman danışanın anlatmak istediği şeyle ilgili olmayan bir yansıtma yapmaktan kaçınmalıdır. “Siz… olduğunu hissettiniz,”, “…. bu olaydan çok korktunuz” gibi ifadelerle danışanın duyguları yansıtılabilir.

Yorumlama :
Yorumun amacı, danışanın duygu, düşünce,tutum ve davranışlarına açıklık kazandırmak ve bunlarda yatan çelişkileri ortaya çıkarmaktır. Yorum yaparken uyulması gereken bazı kurallar vardır ki şöyledir;

1.       Danışman yeterince kendine güvenmedikçe ve kendini hazır hissetmedikçe yorum yapmamalı
2.       Yorum sadece gerektiği zaman yapılmalı
3.       Yorum yaparken olanaklar ölçüsünde danışanın kendi sözleri ve deyimleri kullanılmalı
4.       Yapılan yorum danışanın ifade etmeye çalıştığı durum, düşünce ve davranışlarla ilgili olmalı
5.       Iyi bir yorum danışanın içinde bulunduğu durum ile benzeri yeni durumlara berraklık ve açıklık getirmeli
6.       Yorumdaki karşılaştırma, başka olaylarla bağlantı kurma ve genellemeler geçerli olmalı..

Yukarıda özetlenen ilke ve anlayışların sınırları içinde kalarak yorumlamada örneğin; “Söylediklerinize göre…. olduğu görünüyor”, “bundan … gibi bir sonuç çıkarılabilir”, “bu olayda…. etkili görünüyor”, “konuşmalarınızdan … olduğu anlaşılıyor” gibi ifadeler kullanılabilir.

Güven verme ve cesaret verme :
Yanlış kullanıldığı zaman olumsuz etkiler yaparak güvensizliğe neden olabiliyor. Örneğin, “Herşey yolunda gidecek, ben senin başaracağına inanıyorum, sen onu mutlaka elde edersin” gibi ifadeler, bir gerekçeye dayanmadığı için danışanın üzerinde olumsuz etkiler yapabilir. Ancak bir tutarlı gerekçeden hareket ederek, örneğin; “Kendini hazır hissettiğine göre konferansın başarılı olur. Kendini yeterli gördüğüne göre bir girişimde bulunabilirsin” gibi ifadeler danışan üzerinde olumlu etkiler yapabilir.

Cesaret verme de danışan tarafından alınan bir kararı destekleme amacı ile başvurulan bir tekniktir. Güven vermede alınacak bir kararı gerekçeli olarak teşvik etme, cesaret vermede ise alınmış bir kararı destekleme esastır. Cesaret vermede danışanın kararını destekleme amacı ile örneğin; “Sen onu yapabilirsin… iyi …..devam et” gibi ifadeler kullanılabilir.

Yüzleştirme :
Danışanın anlattıkları ile ortaya koyduğu davranışları arasındaki bazı çatışmalara dikkati çekmek için bu teknik kullanılabilir. Yüzleştirme ile danışanın içinde bulunduğu tutarsızlıklar ve çelişkiler meydana çıkarılmış olur. Bu tutarsızlıklar ve çelişkiler danışanın ne olduğu ile ne olmak istediği arasında bulunabilir. Yüzleştirme danışman ile danışan arasında yakın ve içten bir ilişki kurulduktan sonra yapılmalıdır. Aksi halde yüzleştirme danışanın danışmandan soğumasına neden olabilir.

Kendini Açma :

Psikolojik danışma sürecinde yeri geldikçe zaman zaman danışmanın kendi duygu ve yaşantıları ile paylaşımda bulunmasına kendini açma denir. Danışanın ortaya koyduğu ya da sorunla ilgili olarak danışmanın kendi duygu ve yaşantılarından söz etmesi zaman zaman gerekebilir. Bazı hallerde danışan bu durumda danışmanın kendisinin geçmişte ne yaptığını anlatmasını isteyebilir. Danışmanın gerek istendiğinde gerekse kendisinin uygun gördüğü zamanlarda paylaşımda bulunması danışan ile danışman arasında bir yaklaşma sağlar. Ancak, sık sık yapılırsa danışanın danışmanı bir model olarak alma tehlikesi de vardır. Burada içtenlik ve saydamlık önemlidir. Danışman bu durumda kendisini doğru olarak anlatmalı, gerçeği değiştirmemelidir. Kuşkusuz danışmanın psikolojik danışma sırasında yer yer kendini açması, danışanın da kendini açmasına kolaylıklar getirebilir. Kendini açmada duygu ve yaşantıların paylaşılması dışında danışman kendi fikir ve değerlerini danışana asla empoze etmemelidir

Hakkında dileksoylemez

Yazar, 2002 yılında İstanbul Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olmuştur. Evli ve 2 çocuk annesidir. Hakkında detaylı bilgiye http://www.dileksoylemez.com/hakkimda adresinden ulaşabilirsiniz.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

%d blogcu bunu beğendi: