İLKOKUMA-YAZMA ÖĞRETİMİ

Gerek zeka düzeyinin normalın altında olması,gerekse diğer problemler sebebiyle 1.yıl okuma-yazma mekanizmasını çözemeyen öğrenciler olabilir.Öğretmenler genelde bu öğrencilere sınıf tekrarı yaptırırlar.Ancak 2.yıl bu sınıf tekrarı yapan öğrencilerin öğretmenleri ile görüşmek ve bu öğrencilerin İlkokuma-Yazma öğretiminin hangi aşamasında kaldıklarını bildirmek bu öğrencilerin neden okuma yazma mekanizmasını çözemedikleri konusunu görüşmek birinci yıl bu öğrenciyi okutan öğretmenin görevidir.
Bu olmadığı için öğretmeni ikinci yıl bu tip öğrencileri sanki okula yeni gelmiş gibi düşünüp,bunlara kalem tutma,karalama dönemi,çizgi çalışmaları gibi genelde kas-göz ilişkilerini güçlendirici çalışmaları yaptırmakta ve bu tip öğrencilerin hazırlık dönemi süresi boşa gitmektedir.Sonra cümle aşamasına geçildiğinde bu defa da bu öğrencilerin birinci yılda öğrendikleri cümleler öğretilmeye başlanmakta,bu tip öğrenciler cümleleri önceden bildikleri için cümle döneminde başarılı olmaktadırlar,alkışlanmaktadırlar sınıfın çalışkan öğrencileri konumundadırlar.Ancak sıra kelime ve hece tanıma çalışmalarına gelince bu öğrencilerin gittikçe gerilemeye başladıkları görülmektedir.Öğretmenler de genelde; Bu öğrenci zaten geri zekalı,ben en iyisi diğer öğrencileri kurtarayım,bu öğrenciler kalırlarsa kalsınlar gibi bir düşünceye kapılarak bu öğrencileri yine bir kenara atmaktadırlar.Böylece bu öğrencilerin ikinci yıl da okuma yazma öğrenemedikleri,hatta aynı sırayı izleyerek bir kaç yıl daha okuma yazma öğrenemediklerine rastlamak mümkündür.Oysa bu öğrencilere ikinci yıl hazırlık aşamasından değil de bir seviye grubu oluşturularak birinci yılda kaldıkları yerden devam edilmiş olsalardı;onlara gerekli zaman verilmiş olacaktı ve bu öğrenciler ikinci yılda okuma yazma öğreneceklerdi.

Öğrencilerin yazıları nın güzelliğinden tutun da defter kullanma ,sırada oturma,sınıf düzeni ve kuralarına uyma,okuma yazma zevk ve alışkanlığının kazanılması gibi bir çok olumlu veya olumsuz davranışların ortaya çıkacağı bir dönemdir.Örneğin:Yuvarlak harflerin yazım yönünü bu devrede yanlış kavrayan ve bu davranışı pekiştiren bir öğrenci ömür boyu akıcı bir el yazısı yazamayacaktır. Her yuvarlak harfe gelişinde bir kesinti yapma zorunda kalacaktır.Bu devrede tüm harflerin isim vermeden yazılışları eksiksiz olarak sağlanmalıdır.Cümle döneminde artık yazının güzelliği veya harflerin doğru yazılması gibi etkinliklerle zaman geçirilmemelidir.

Birinci sınıf öğrencilerinin tüm gelişim devreleri hakkında sınıf öğretmenin tam ve eksizsiz bir bilgiye sahip olması gerekir.Örneğin bu yaş grubu öğrencilerde “ödevini yetiştirememe korkusu” olmasına rağmen;bir çok öğretmenin “bu cümleden evde 20 tane yazın”,veya “bir sayfa yazın” gibi anlamsız ve sınırlı ödevler verdiklerine tanık oluyoruz.Bu tip ödevlerin öğrenciye faydası olmadığı gibi,zararı da vardır.Bu öğrenciler öğretmenin verdiği bu ödevi yapmak isteyeceklerdir. Belki yapmadan da yatmayacaklardır ama nasıl;Oyun çağında oldukları için okuldan çıktıktan sonra önce oyun oynamayı düşüneceklerdir.Sonra zar zor akşam sofrasına oturacaklar,yemekten sonra da yine oyun veya tv’de bir çizgi filim izleyip,sonra da yatmak isteyeceklerdir.İşte o zaman ödevini yetiştirememe korkusu kapısını çalacak ve ödevini yapması gerektiğini anlayacaktır. Anne,baba ve kardeşlerinden yardım istenecek,onların yardım etmemesi üzerine önce bir tane öğretmenin istediği gibi,sonra gittikçe bozulan bir yazı ile,daha sonra da çabuk bitmesi için her defasında bazı harflerin yapılmaması ile ödev tamamlanacaktır.Tamamlanacaktır ama en son cümlenin ancak kelimelirin başında veya sonunda bir kaç harfin kaldığını göreceksiniz.Sakın öğrencilerinize bu tip ödevler vermeyiniz.
Tüm çalışmalarımızı oyunlardan yararlanarak yapmak gerekir.Böylece sınıf disiplininin en üst düzeyde ve zorlanmadan sağlanması da söz konusudur. Öğrencilerin okula geldikleri ilk günden başlayarak cümle,kelime ve hece dönemlerinde oynanabilecek sayısız oyun mevcuttur.Bu oyunları bir çok kaynakta bulabilirsiniz.Bulmada güçlük çekiyorsanız ve bana bildirirseniz e-mail yoluyla gönderebilirim.

Bizler hazırlık aşamasındaki çalışmalarımızla önce öğrencilerimizi okuma-yazma etkinliklerini yapabilecek düzeye getiriyoruz.Sonra bir takım cümleler, kısa tekerlemeler,sayışmalar veya seviyelerine uygun bir hikayenin zaman zaman planlanan belli bir bölümünün okunması,bu cümle veya tekerleme,mani kısacası elimizdeki malzememiz neyse onun öğrenciler tarafından öğrenilmesi,anlamının pekiştirilmesi,sonra da ezbere yazılabilmesi çalışmalarını yapıyoruz.Verdiğimiz cümleler çoğaldıkça öğrencilerimiz belli bir müddet sonra benzer kelimeleri değişik cümle veya dörtlükler içerisinde tanıma,görebilme olgunluğuna ulaşıyorlar.İşte bu olgunluğa ulaşılınca öğretmen de mecburen bir yandan yine cümle vermeye devam ederken,diğer yandan da kelime tanıma çalışmalarına başlıyor.Burada dikkat edilmesi gereken öğrencilerin bu olgunluğa kavuşmalarını sabırla beklemektir.Aynı olgunluğu hece tanıma ve diğer devrelerde de göstermek gerekir.Eğer öğrenci bütün içerisinde parçaları görme olgunluğuna ulaşmadan öğretmen parçaları göstermeye kalkarsa burada bir zorlama söz konusu olur.Öğrenci belki daha kısa bir zamanda okuma-yazma öğrenir ama ruh sağlığı bozulabilir,okuma-yazma zevki kaybolur.Bugün bir çoklarımızın kitap okuma zevk ve alışkanlığını kazanamayışımızın altında gizli olan bu gerçek yatar.Hazırlık aşamasında da hemen öğrencileri satır denilen iki çizgi arasına çekmeye çalışmak yine bir zorlamadır.Önce okula ve sınıfa uyum,sonra karalama dönemi dediğimiz çizgisiz bir kağıda gelişigüzel karalamaların yapılması,sonra düzensiz el çalışmaları,daha sonra düzenli el çalışmaları gibi belli bir sıralamayı izleyerek öğrencilerimizi en sonunda iki çizgi arasına çekmek gerekir. Bir çiftçi nasıl bir takım önlemlerle domatesini erken olgunlaştırıyorsa biz de bir takım çalışmalarla öğrencilerimizi erken olgunlaştırabiliriz.Bunun yolu da metin çalışmalarından geçer.Öğrencilerimizin bütün içerisinde parçaları görme olgunluğuna biraz daha erken ulaşmalarını istiyorsak ki her öğretmen ister,o zaman metin çalışmaları yapmalıyız. Metin çalışmaları yoluyla öğrencilerin öğrenmede güçlük çektikleri cümle,kelime ve heceleri tekrar etme fırsatı bulabiliriz.Çalışmalarımızı tekdüzelikten kurtarır.Sayılamayacak faydaları vardır.Bu metni yazarken başta da söylediğim gibi amacım İlkokuma-Yazma öğretiminin baştan sona kadar anlatılması değildi. Bu yüzden metin çalışmalarının nasıl yapılacağı konusu üzerinde durmuyorum.Ancak ihmal edilmemesi gerektiğini ikinci kez vurguluyorum.

Dolayısıyla bu hazır elbise güzel Yurdumuzun her yerleşim birimindeki öğrencilere uygulanıyor.Bana göre bu da yanlıştır.Eğer belli bir deneyiminiz, fiş cümleleri hazırlama gibi belli bir bilginiz varsa cümlelerinizi kendiniz hazırlayınız. Cümle verebileceğiniz gibi öğrencilerin sevdiği bir takım maniler,tekerlemeler ve şayışmalar da verilebilir.Burada dikkat edilecek husus,kolaydan zora,bilinenden bilinmeyene gibi bir sıralamaya uyulması gerektiğidir.Diğer bir husus da vereceğiniz cümle veya kısa metinleri önce tahlil ediniz.Hangi tür kelimeleri,hangi tür cümleleri,hangi tür heceleri kapsıyor.Cümlelerimiz, günlük konuşma dilimizde kullandığımız cümle çeşitlerine yüzdelik itibarıyla uyumlu olmalı Dilbilgisi kurallarına uyularak yazılmalı.Kelimelerimiz çeşitleri bakımından yine günlük konuşma dilimizde kullandığımız sayılara yakın olmalı.Hecelerimiz de yine çeşit olarak yeterli olmalı.Bir çok öğretmen arkadaşımızın okuma yazma öğretmek için faydalandığı cümle kalıbınının hecelerini tahlil ettiğimizde bazı hece tiplerinden çok az sayıda hece,bazı hece tiplerinden çok sayıda hece,hatta aynı heceden beş-on tane olduğunu gördük.Çocukların okuma-yazma mekanizmasını çözebilmeleri için onların eline yeteri kadar ip ucu vermek gerekir.Cümle kalıbımızı oluştururken bunlara çok dikkat etmek gerekir düşüncesindeyim.Eğer kendi sınıfınıza uygun bir cümle kalıbı oluşturmakta zorluk çekiyorsanız o zaman Milli Eğitim Bakanlığının hazır kalıbını uygulamanız gerekir.Ancak bunu uygulamadan önce üzerinde yine bir takım düzeltmeler yapmakta yarar var.Hiç unutmam Kars’da görev yaparken şimdi adını hatırlayamadığım okullardan bir birinci sınıfta tahtada ters asılı duran fişlerden birini sınıfa doğru dönderdiğimde;bütün sınıfın “Kuş balaları aç kalmış mı?”dediklerini duydum.Hep hazır cümle kalıbı kullandığımız ve o yıllarda kullanan cümle kalıbında böyle bir fiş olmadığını bildiğimden cümleyi yerine asarken göz ucuyla baktığımda cümlenin öğrencilerin okuduğu gibi olmadığını “Yavru kuşlar aç kalmış mı?” şeklinde olduğunu gördüm.Bir yanlışlık olmasın diye çocuklara tekrar okuttuğumda çocukların yine bir ağızdan “Kuş balabarı aç kalmış mı?” dediklerine ikinci kez tanık olunca öğretmenin alel acela yanıma yaklaştığını gördüm.”Hocam; bu çocuklar Azeri Türk.Bunlar çocuğa bala diyorlar,onun için bu cümleyi öyle okudular”şeklinde bir açıklamada bulundu.Öğretmen deneyimsiz olduğu için hoş gördüm ama arkasından da “Bu fiş cümlesini verme.” Dedim.İşte hazır fiş cümle kalıplarında bu veya buna benzer aksaklıklar ortaya çıkabilir.Öğretmen bu durumları önceden görüp,ana kalıbı bozmadan bu fiş cümlelerini düzeltmek zorundadır.O öğretmenimiz bu fiş cümlesini ya hiç vermeyecekti veya verecekse cümleyi öğrencilerin dünyasına uygun hale getirerek,”Kuş balaları aç kalmış mı”şeklinde yeniden yazacaktı.

Bunun bir çok sebebi bulunmakla birlikte bana göre en büyük sebebinin öğretmenlerimizin sabırlı olmamaları,bir an önce çocuklarının okuma- yazma mekanizmalarını çözmelerini istemeleri,diğer şubelerle olan gizli yarış ve velilerin baskısı gibi temel nedenlerden kaynaklandığını söyleyebilirim.1948 İlkokul Programının yürürlükte olduğu yıllarda Bireşim(sentez-harf) Yöntemi ile okuma yazma öğretiliyordu.Kısacası öğrencilerimize bir çok yolla okuma yazma öğretebiliriz ama onların dünyasına,psikolojik ve zihinsel gelişimlerine uyan bugünkü Çözümleme ( analiz-cümle) Yöntemidir.İnsanoğlu ayıya da oynamayı öğretiyor ama sen git bir de ayıya sor,içinde ne fırtınalar kopuyor

CÜMLE DÖNEMİNDE OYNANABİLECEK BAZI OYUNLAR
Cümle dönemini tekdüzelikten çıkarmak,cümle tekrarlarını öğrencinin severek yapacakları bir ortama süreklemek,onların ilgilerini canlı kılmak,sınıf disiplinini sağlamak vb.durumlar için ilkokuma-yazma çalışmalarının her döneminde oyunlardan yararlanmak gerekir.

Bu yaş grubu öğrencilerinin oyun çağında oldukları hiç bir zaman unutulmamalıdır.İyi bir birinci sınıf öğretmeni bütün çalışmalarını oyun içerisinde yürütmelidir.çocuklara :”bugün okulda ne yaptın?” şeklinde bir soru yönetildiğinde,çocuğun :” bugün okulda oyun oynadık “demesi gerekir.

1-YAVRU ANASINI BULSUN OYUNU
Sınıftaki öğrenciler iki eşit gruba ayrılır.Bir grup öğrencinin eline büyük fişler verilir. Fiş sayısı çok fazla ise,yapılan değerlendirmeler neticesinde öğrencilerin iyi kavrayamadıkları veya pekiştirmek istediğimiz fiş cümleleri tercih edilmelidir.Bu gruptaki öğrenciler kendilerine verilen büyük fişleri göğüslerinin hizasında tutarak bir duvar kenarına dizilirler.Aynı sayıdaki diğer grup öğrenciye de büyük fişlerin küçükleri verilir.Bu grup öğrenciler yavru,büyük fiş verilen öğrenciler ise ana konumundadırlar.Bu öğrenciler de karşı duvarın kenarına dizilirler. Öğretmen ellerinde küçük fiş taşıyan yavru konumundaki öğrencilere “herkes anasını bulsun”komutunu verince her öğrenci karşı duvarda büyük fişi taşıyan öğrencinin yanına giderek önünde diz çöker Yanlış yerde oturan öğrenciler arkadaşları ve öğretmenin uyarıları ile doğru yerlerini bulurlar. Oyun öğrencilerin ve fişlerin el değiştirilmesi ile tekrar edilir.Aynı oyun kelime ve hece tanıma dönemlerinde de oynanabilir.

2-VURDUĞUM OKUSUN OYUNU:
Dersliği elverişli olan birinci sınıflarda bir grup öğrenci sınıfın müsait bir boşluğunda halka biçiminde yere çömelirler.Ellerine birer büyük fiş verilir.Bir ebe seçilir ve eline bir mendil verilir. Ebe halkanın dışında öğrencilerin arkasında yürüyerek elindeki mendille bir öğrenciye vurur. Vurulan öğrenci ayağa kalkarak elindeki fişi yüksek sesle okur.Sırada oturanlar bu fiş cümlesini defterlerine yazarlar. Okuyamayan elindeki fişi ebeye vererek kendisi ebe olur.

Bu oyun ebe bir öğrenciye mendille vurunca,o öğrenci ayağa kalkarak elindeki büyük fişi ebeye doğru dönderir.Ebe bu fişi okuyabilirse ebelikten kurtulur,okuyamazsa ebeliğe devam eder şeklinde de oynanabilir.Öğrenciler ve fişler değiştirilerek oyuna devam edilebilir.

3-YETİŞ VUR OYUNU:
Çocuklar bahçede halka olarak yere çömelirler.Her çocuğun önüne birer büyük fiş bırakılır. Öğretmen bu fişlerden ikisini ardı ardına söyler.İlk okunan fişin sahibi kalkar ve halkanın dışından koşarak ikinci fiş sahibinin yerine oturmaya çalışırken,ikinci fişin sahibi de birinci fiş sahibine vurmaya çalışır.Bu oyun kelime tekrarları sırasında da oynanabilir.

4-VUR ÇIKSIN OYUNU:

Bir halka çizilir ve ortasına küçük bir top konur.Öğrenciler halkanın etrafına dizilirler. Her öğrenciye bir fiş verilir.Oyunu yöneten öğrenci veya öğretmen büyük fişlerden birini yüksek sesle söyler.O fişin sahibi koşup topu alır ve o sırada kaçışan çocuklara atar.Eğer vurursa vurulan öğrenci,vuramazsa topu atan öğrenci oyundan çıkar.Oyun oynanırken fişler sık sık değiştirilir.En sona kalan kalan öğrenci oyunu kazanır.Bu oyun kelime tekrarları sırasında da oynanabilir.

5-KAÇANI VUR OYUNU :
Çocuklar bir halkanın çevresine dizilirler.Herkese birer küçük fiş verilir.Halkanın ortasında elinde top olan bir ebe bulunur.
Ebe,bildiği fişlerden birini yüksek sesle söyler.O fiş kimde ise kaçar.Diğer öğrenciler oldukları yere çökerler.Ebe ise topla kaçan öğrenciyi vurmaya çalışır.
Vurulan öğrenci ebe olur.
Fişler arada bir değiştirilir.
(Bu oyun kelime tanıma çalışmaları sırasında da oynanabilir.)

6-FİŞİ KAP KAZAN OYUNU:
Öğrenciler iki derin kol halinde sıralanırlar.Bunların karşısına 10-15 m.kadar uzağa 7-8 öğrenci yan yana dizilirler.Her birinin eline bir fiş verilir.
Öğretmen bu fişlerden birisini yüksek sesle söyler.Her iki gruptan birer öğrenci koşar ve söylenen fişi almaya çalışır.Fişi alan grubuna döner.
Fişler bittiği zaman hangi grubun fişi çoksa o grup oyunu kazanmış olur.

7-KÖR EBE OYUNU:
Bahçe veya okulun salonunda öğrenciler halka şeklinde dizilirler.Her öğrencinin eline bir büyük fiş verilir.Bir öğrencinin gözleri bağlanarak bu halkanın içine bırakılır ve bir öğrenciyi yakalaması söylenir.Ebe hangi öğrenciyi yakalarsa o öğrenci ebenin gözlerini açar.Ebe o öğrencinin elinde duran fişi okuyabilirse,ebeliktern kurtulur, okuyamazsa gözleri tekrar bağlanarak oyun sürer.Bu oyundüa okuma yerine o öğrencinin elindeki fişi yazma biçiminde de oynanabilir.Ebenin yakaladığı öğrenciler halkadan koparılabilir.

8-DUVAR TABLOSU OYUNU:
Cümle fişleri duvarda ters çevrilerek arkalarına tebeşirle öğrencilerin görebilecekleri büyüklükte birer numara yazılır. İki öğrenci kaldırılarak bir numara söylenir.O fişi önce kapan öğrenci diğer öğrenciye fişi göstererek okumasını sonra da sınıfa yazmasını söyleyebilir.

9-MEKTUPLAŞMA OYUNU:
Öğrencilere küçük kağıt parçaları dağıtılarak birer cümle yazmaları istenir.Buna mektup denir. Daha sonra öğrenciler ellerindeki mektupları başka öğrencilere verirler.O öğrenciler de ellerindeki bu kağıtları başka arkadaşlarına verirler.Kağıtlar katlı olduğu için ilk çırpıda okunamaz konumdadır.Daha sonra öğretmen bazı öğrencilere tahtaya kaldırarak mektuplarını okumalarını ister.Bazı mektuplar sınıf yazdırılır.

10-NİŞAN ALMA OYUNU:
Tahtaya büyükçe bir daire çizilir.Bu daire merkeze doğru bölümlenir.Her bölümü tekrarı düşünülen birer cümle yazılır.Gözleri bağlı öğrencinin ileriye doğru yürüyerek bu tabloda parmağını bir yere dokunması istenir.Öğrenci parmağını üzerine koyduğu fişi gözleri açılarak okumaya veya yazmaya çalışır.Bu oyun belli bir uzaklıktan küçük tebeşir parçaçıkları atma şeklinde de oynatılabilir ama biraz sınıf kirlenmiş olur.

11-ŞANSLIYI BULMA OYUNU.
Her öğrenciden bir küçük fiş çıkarark önlerine koymaları istenir.Daha sonra öğretmen büyük fişlerden birini çıkararak okur.Bu büyük fişin küçük fişi hangi öğrencinin önünde duruyorsa o öğrenci sınıfın şanslı öğrencisi olarak alkışlanır.Bu fiş cümlesi yazılır.

12-YAZILANI YAP OYUNU:
Tahtaya bir cümle yazılır veya asılır.sonra bir öğrenci kaldırılarak fişte yazılı olanın yapılması istenir.Tahtaya asılan fiş cümlesi bir hareket ifade etmelidir.Ayşe koş gibi.

13-GÖSTERİLENİ OKU OYUNU:
Öğrencilerin ellerine birer cümle verilir halka şeklinde dizilirler.Öğretmen oyunun yöneticisi ve halkanın dışında durur.Bir öğrenci de ebe olur ve halkanın içinde durur. Halkanın dışında yürüyen öğretmen hangi öğrencinin arkasında durursa ebe o öğrencinin elindeki fişi okumak zorundadır. Okursa ebelikten kurtulur.Yoksa ebeliği devam eder.Yazma şeklinde de oynatılabilir.Kelime tanıma döneminde de oynatılabilir.

14-YARIŞMALI FİŞ OKUMA OYUNU:
Öğrencilerden iki takım oluşturulur.Derin kol şeklinde yan yana dizilirler.Her grubun karşısına birer sandaye bırakılır ve sandelyelerin üzerine eşit sayıda fiş bırakılır.Öğretmenin düdük çalması ile yarışma başlar.Sıra ile koşup sandalye üzerinrden bir fiş alan öğrenciler öğretmenin yanına gidip bu fiş cümlesini okumak ,doğru okurlarsa bu defa da kendi grubunun yanına koşarak sıranın önündeki öğrencinin eline vurmak zorundadırlar.Bu aşamadan sonra sıranın ikinci sırasındaki çocuklar,daha sonra üçüncü sırasındaki çocuklar bu işe devam ederler,son öğrenci de bu işlemi yaptığında hangi grup önce tamamlamışsa yarışı kazanır.

15-YARIŞMALI TORBADAN FİŞ ÇEKME OYUNU:
Küçük fişlerin tamamı bir torbaya doldurulur.Öğrencilerden iki takım oluşturulur. Sırasıyla her takımdan birer öğrenci gelir ve torbadan birer küçük fiş çekmek suretiyle bu fişi okuyup ezbere yazarlar.Oyun sonunda hangi takım az hata yapmışsa o takım oyunu kazanır. Bu oyun kelime tanıma çalışmaları sırasında da oynanabilir.

16-FİŞLİ DAİREYİ KAPMA OYUNU:
Bahçe ya da salona öğrenci sayısından az daireler çizilir.Her daireye bir fiş cümlesi bırakılır.Öğretmenin düdük çalması ile öğrenciler bir daire kapmaya çalışırlar.Her öğrenci kaptığı dairedeki fişi boşta kalan herhangi bir öğrenciye okutup,yazdırabilir.

17-DUYAN GELSİN OYUNU:
Salonda ya da bahçede öğrenciler bir daire çevresinde halka olurlar.Ellerine de birer büyük fiş verilir. Öğretmen halkanın ortasından herhangi bir fiş cümlesini okur.O fişi tutan öğrenci öğretmenin yanına gelir.Böylece duyan gelir ve bütün öğrenciler öğretmenin etrafında toplanmış olurlar.

18-SÖYLENENİ YAZ OYUNU:
Tahtaya iki öğrenci çıkarılır.Öğrencilerden biri diğerine bir cümle söyler.O öğrenci bu cümleyi doğru olarak yazmaya çalışır.Yazdığı doğruluk derecesine göre sınıftan kuvvetli veya yavaş alkış alır.Bu defa da diğer öğrenci bu öğrenciye aynı şeyi yapar.

19-SÖYLENENİ BUL OYUNU:
Öğrenciler küçük fişlerini sıralarının üstüne dizerler.Öğretmen bir fiş cümlesini okur. Bunu erken bulan öğrenci alkışlanır.Aynı şekilde oyun içerisinde fişin yazılması da sağlanabilir.

KELİME VE HECE TANIMA DÖNEMİNDE OYNANABİLECEK BAZI OYUNLAR
Cümle döneminde oynanabilecek oyunlardan “Yavru Anasını Bulsun Oyunu”,”Yetiş Vur Oyunu”, “Vur Çıksın Oyunu”, “Kaçanı vur Oyunu” , “Nişan Alma Oyunu” , “Fişi Kap Kazan Oyunu” ,”Şanslıyı Bulma Oyunu”, “Gösterileni Oku Okuyunu” , “Yarışmalı Fiş Oyunu” , “Yarışmalı Torbadan Fiş Çekme Oyunu” , gibi oyunlar kelime ve hece tanıma dönemlerinde de de oynanabilir.Sadece burada yapılacak iş cümlelerin yerine kelimeleri veya heceleri bırakmaktır.Bunlara ilave olarak aşağıdaki oyunlar da oynatılabilir:

1-BU FİŞ KİMDE OYUNU
Üzerlerinde alıştırma yapılacak kelime fişleri öğrencilere dağıtılır.Her öğrenci kendine verilen fişi önüne koyarak sessizce okur.Öğretmen,kelime tablosu üzerindekifişlerde okuma çubuğunu gezdirerek rastgele bir fiş gösterir. “Bu fiş kimde diye sorar?”Fiş sahibi öğrenci ayağa kalkarak fişini okur ve tahtaya yazar.Diğer öğrenciler de aynı fişi defterlerine yazarlar.Diğer fişler gösterilerek oyuna devam edilir.

2-AD TAMAMLAMASI OYUNU:
Öğrencilerin adlarının ve soyadlarının yazılı olduğu fişler bir torbaya bırakılır. Bir öğrenci kaldırılarak torbadan bir isim çektirilir ve okutulur.Arkadaşının adını çekmişse soyadını tamamlaması,soyadını çekmişse adını tamamlaması istenir.Adı çekilen öğrenci bu defa da kalkarak torbadan bir isim çeker.Bu oyun böylece sürer gider.

3-CÜMLE YAPMA OYUN:
elime fişleri bir sıranın üzerine dökülür.Bir öğrenci kaldırılır,diğer öğrenciler de yerlerinde kendi küçük fişleri ile öğretmenin söylediği cümlenin kelimelerini cümle şeklinde dizmeye çalışırlar.Daha sonra kurulan cümle defterlere yazdırılır.

4-KELİME BULMA OYUNU:
Öğretmenin söylediği kelimeler öğrenciler tarafından küçük fişlerinin arasından bulunarak öğretmene gösterilir.Tahtada yazılır.Sonra bu kelime ile güzel cümle kuran öğrenciler alkışlanır.Bu defa da kurulan güzel cümleler yazdırılır.

5-KELİME İLE CÜMLE BULMA OYUNU :
Öğretmen o güne kadar öğrenilen ve çözümlenen cmlelerde geçen bir kelimeyi okur ve bu cümleyi oluşturun der.Öğrenciler önlerindeki küçük fişlerden bu cümlenin kelimelerini bulup cümleyi oluştururlar.Cümleyi kuramayan öğrencilere yardımcı olunur.

6-CÜMLEDEKİ KELİMELERİN TOPLANTISI VAR OYUNU:

Çözümlemesi yapılan cümlelerdeki kelimeler öğrencilere rastgele dağıtılır.Sonra öğretmen bir cümleyi okuyarak bu cümlenin toplantısı var der.Bu cümleyi içeren kelimeler hangi öğrencilerde ise bu öğrenciler tahtaya gelip cümle şeklinde dizilirler.Toplantıda yanlış yerde duranlar uyarılır.Sonra bu cümle defterlere yazdırılır.Toplantı sona erince başka bir cümlenin toplantısı yapılır.

7-DENİZDE DALGA VAR OYUNU:

Her öğrenciye bir kelime verilir.Sadece ebe olan bir öğrenciye kelime verilmez. Ellerinde kelime olan öğrenciler kendilerine bir daire çizerler ve bu daireden dışarı çıkmazlar,ancak ebe “denizde dalga var”diye seslendiği zaman öğrenciler dairenin dışına çıkıp tekrar dairelerine geri dönerler.Bu arada ebe bir yer kapmaya çalışır.Kapamazsa ebeliği devam eder.Kaparsa o dairede bulunan kelimeyi okumak ve yazmak suretiyle ebelikten kurtulabilir.

8-UZADIKÇA UZARIM OYUNU:
Tahtaya öğrencilerin tanıdığı bir kelime yazılır.Öğrencilerden bu kelimeye ilaveler yapmaları istenir. Örneğin tahtaya öğretmen tarafından öğrencilerin çok iyi bildiği “Ali”kelimesi yazılır.Bir öğrenci kalkarak “Ali” kelimesinin “i” ünlü harfini kullanarak “iyi”bir başka öğrenci kalkarak “iyi”kelimesinin “i” ünlüsünü kullanarak “ip”bir başka öğrenci “ip” kelimesinin “p”ünsüzünü kullanarak “para” şeklinde kelimeler türetebilirler.Bu iş böyle uzadıkça uzar gider.

9-BENDE NELER VAR OYUNU
Bir kağıda veya tahtaya öğrencilerin tanıdıkları heceler yazılır.Bu hecelerle anlamlı kelimeler oluşturmaları istenir.Oluşturulan kelimeler defterlere yazılır.En fazla kelime türeten öğrenci alkışlanır.

KELİME TANIMA DEVRESİNDE YARARLANILACAK ARAÇLAR

KELİME TOMBALASI
Bu aracın hazırlanabilmesi için,elde rahatlıkla gezdirilebilecek bez bir torba veya normal büyüklükte bir kutu,sınıftaki öğrenci sayısına göre yeterli sayıda 8×16 cm.ebadında tombala kartları temin edilmelidir. Bu malzemeler hazırlandıktan sonra tombala kartlarının üzerine değişik kelimeler yazılmalı, ancak bunların büyüklüğü küçük fişlerin büyüklüğünde olmalıdır.Bu kartlarda yazılı bulunan kelimeler temin edilen bez torba veya kutunun içerisine bırakılmalıdır.Daha sonra kartlar öğrencilere dağıtılmalıdır. Torba içerisinde bulunan öğrenciler öğretmen veya bir öğrenci tarafından çekilerek yüksek sesle okumalıdır.Okunan kelime kimin kartında varsa o kelimenin üzeri kapatılacaktır.Hangi öğrencinin kartındaki kelimeler önce kapanır ve tamamlanırsa o öğrenci oyunu kazanmış olacaktır.Kartlar değişik renklerde yapılabilir.

KELİME KÜPLERİ
Küpler tahtadan veya kartondan yapılabilir.5x5x5 cm ebadında küpler hazırlanır.Bunların yüzeylerine çözümlenen cümlelerin kelimeleri yazılır.Sonra öğretmen bir fiş cümlesi söyler.Öğrenciler çeşitli küpleri karıştırarak bu cümleyi oluşturan kelimeleri bulurlar ve küpleri yan yana getirmek suretiyle bu cümleyi okunabilir şeklinde dizerler.Veya öğrencilere birer tane küp verilir. Bir kelime söylenir.O kelime hangi öğrencinin elindeki küpte ise o öğrenci ayağa kalkarak o kelimeyi gösterir.Okur,yazar vb.

KELİME ÇARKI
Aynı büyüklükte iki tane daire şeklinde karton kesilir.Her iki karton da bölümlenir. karton dairelerden birinin her bölümüne birer kelime yazılır.Diğer karton dairenin ise bir bölümüne pencere açılır.Bu iki daire şeklindeki karton üst üste bırakılarak orta yerinden herhangi bir yöntemle birbirine tutturulur.Üstteki daire döndürülerek bir yerde durdurulur. Öğrenci pencerede gördüğü kelimeyi okumaya çalışır.Aynı araç bir tek daire şeklindeki kartonla da yapılabilir.O zaman kartonun orta yerine telden bir ibre yerleştirilir.Bu ibre döndürülmek suretiyle hangi kelimenin karşısına geliyorsa o kelimeyi öğrencinin okuması istenir.

KELİME SÜRGÜSÜ
Üç veya dvrt karton şerit kesilir.Bu karton şeritlerin üzerine aralıklarla ve alt alta kelimeler yazılır.Karton şeridin uzunluğu yazacağımız kelimelerin çokluğuna göre değişebilir. Enine bir kartonun kelimelerin okunabileceği büyüklükte pencereler kesmek suretiyle enine bir sürgü yapılır.Bu karton aşağı yukarı getirilip götürülmek suretiyle pencereden görünen kelimelerin okunması sağlanır.Daha sonra bu kelimeler ile cümleler kurulmaya çalışılır.

GEZEN HECE
10×80 ebadında bir kartonun üzerine gezdirilecek hece ile anlamlı kelimeler oluşturacak heceler alt alta yazılır.Bu hecelerin arasında yazılı bulunan heceler ile anlamlı kelime oluşturacak bir hece sürgülü bir şekilde gezdirilmek suretiyle anlamlı yeni kelimelr türetilir.Örneğin alt alta yazılan “ya ,ba,ka,,so ” vb.hecelerin arasında sürgülü “ba”hecesi gezdirildiğinde anlamlı yaba,baba,kaba soba vb.kelimeler türetilir.Diğer yana da heceler yazılmak suretiyle üç heceli kelimeler de türetilebilir.

KELİME SİNEMASI
Bir kutunun bir yüzüne kelimelerin görülebileceği büyüklükte bir pencere açılır. Bu pencerenin alt ve üst taraflarına ik makara takılır.Makaralardan birine kol takılır. Kolun bir ucu kutunun dışında olmalı ve dışardan çevrilebilmelidir.Sonra bir şerit kartona öğrenilen kelimeler alt alta yazılır.Bu şerit karton makaralara monte edilir.Dışardan kol çevrildikçe pencereye yeni bir kelime gelir.

Hakkında dileksoylemez

Yazar, 2002 yılında İstanbul Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olmuştur. Evli ve 2 çocuk annesidir. Hakkında detaylı bilgiye http://www.dileksoylemez.com/hakkimda adresinden ulaşabilirsiniz.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

%d blogcu bunu beğendi: