Sanırım dünyada yaşanan ekonomik krizler,artan terör olayları,şiddet, doğal afetler, iç savaşlar, ülkelerin diplomatik krizleri gibi durumlar insanları bir takım ruhani korumalara yönlendiriyor. Bu sebeple belli bir dönem moda olarak hayatımıza giren bu sembolden, ülke olarak geçtiğimiz zor zamanların etkisiyle ben de payıma düşeni aldım. Aslında Fatma ana eli hikayesinin bende ayrı bir başlangıcı var. 15 Temmuz’a dayanan bir hikaye hem de… Hikaye bende kalsın.
O günden sonra nedir bunun alametifarikası dedim ve araştırdım.
Fatıma’ya yönelik anlatılan mit şöyledir:
“Tanrı kâinatı yarattığında, daha siyah parçaları yokken, yer ve gök su iken, Kandilde bir Nur parladı. Bu nur’un içinde bir kadın gözüktü. Başında bir Taç, 2 kulağında 2 Küpe, belinde de bir Kemer vardı. Cebrail Nur içinde Kadın’ı görünce şaşkınlığa düştü. Hakk’a niyaz etti, kim olduğunu bilmek istedi.Hakk’tan bir nida geldi; dedi: “Ey Cibril, O, Cennetin Seyyidesi Fatıma-tüz Zehra’dır.”Cibril sual etti: “Ey Tanrım, ne kadar güzeldir.”Tanrı buyurdu: “Biz O’nu nur âlâ nur’dan yarattık.”Cibril sual etti: “Ya Rab, başındaki nedir?”Tanrı buyurdu: “Başındaki Taç, Tac-ı Devlettir ki bu Muhammed Mustafa’dır.”Cibril, belindekini sual eyledi.Hakk buyurdu: “Ya Cibril, belindeki de Kemer olup, Fatıma’nın helâli olan Ali’dir.”Cibril sual etti: “Kulaklarındaki nedir?”Hakk buyurdu: “Şebber-ü Şübber (Hasan ve Hüseyin) Cennetin Efendileri.”
Bu mitik anlatımda Fatıma, başında tâcıyla bir kraliçe olarak tanımlanır. Nasıl ki Meryem Ana’ya cennetin kraliçesi denir, aynı şekilde Hz. Muhammed de Fatıma’nın cennet kadınlarının efendisi olduğunu söyler. Babası Hz. Muhammed, ona ayrıca “Ümmü Ebîha” yani “Babasının Annesi” takma adını verir. Ayrıca Hz. Muhammed’in soyu “kevser” olarak nitelenen Fatıma’dan devam eder ve kâh bereket kâh şifa için “Fatıma’nın Eli”nden yardım istenir. Bu benzerlikler ve niteliklerden hareketle Ana Tanrıça arketipiyle Fatıma arasında bir bağ kurulabileceği öne sürülür.[ Elif Ersoy, “Ana Tanrıça Kültü”]
Paganlara göre bereketi simgeleyen bu sembol; yahudi, hristiyan ve müslümanlar tarfından bir çok şekilde tanımlansa da, üç din içinde nazardan koruma amacını taşıyor.