ÇOCUKLA İLETİŞİM

Doğduğu günden itibaren çocuk, yaşayabilmek için ana-babasının desteğine muhtaçtır. Çocuğun kendi ayakları üzerinde durabilmesi, özgüvenin gelişmesi, kendisi ve çevresiyle barışık olabilmesi, kendisini düzgün ve doğru ifade edebilmesi ailenin vereceği eğitime ve iletişime bağlıdır.

İletişim, birini dinleme ve karşılıklı konuşma sanatıdır. Çocuğun hayatında ilk iletişime girdiği kişiler kendi ana-babasıdır. Çocuğun kişiliğinin oluşumunda ana-baba modelleri çok önemlidir. Çocuk, ana-babasıyla özdeşim kurar, ana-babasını model alır ve taklit eder. Bu yoğun süreçte çocuğun ihtiyaç duyacağı sevgi ve güven gibi şeyler vardır. Bu iki temel duygu çocuğun ömür boyu sürecek yaşamsal değerlerini ve kişilik özelliklerini belirleyecektir. Ana-baba ve çocuk arasında sevgi ve güven duygusunun yoğunluğu aralarındaki iletişimle doğru orantılı olacak ve iletişim sevgi dolu bir ilişkiyi kurup sürdürebilmek için gerekli en önemli beceri olacaktır.

Günümüzün ana-babaları çocuklarına ne kadar çok oyuncak alırlarsa, ne kadar iyi okullara gönderirlerse ne kadar elbise alırlarsa o kadar çok iletişim kurduklarını zannederler. İletişim çocuğun her türlü sorununu dinlemektir, dinliyormuş gibi yapmak değil. Çocuğun yaşı kaç olursa olsun onu dinlemek gerekir. Çocukla iletişim kurmada tek reçete vardır: Onu, gerçekten, yürekten, can kulağıyla dinlemek, onu anlamaya çalışmak ve ona dinlendiğini hissettirmek. Genellikle çocuklarla iletişimde yaptığımız davranış, daha o sözünü bitirmeden konuşmak olur. Kendini ifade edememek çocuğu kızdırır ve hırçınlaşır. İletişimsizlik çocuğunuzun kendisini size ifade edebilmesine engel olduğu gibi, ileri yaşlarda bir çok sorunu beraberinde getirir.

Üzüntü, korku ve kıskançlık gibi olumsuz duygular ana babaların genelde hoşuna gitmediğinden genellikle ana babalar tarafından inkar edilme yoluna gidilmektedir. Ne varmış bunda üzülecek? Hiç insan kardeşini kıskanır mı? Ana babalar bu gibi duyguların algılandığı zaman kabul edilmek ve isimlendirilmekten korkulur. Çünkü kabul edildiği ve isimlendirildiği takdirde bunun kalıcı olacağını, çocuğun mutsuz, korkak ve ya kıskanç olacağı düşünülür. Dolayısıyla reddedilir ve inkar edilir. O anda kendisi, topu veya arkadaşı için üzülen çocuk, gerçekten üzülüyordur. Ancak anlaşıldığını, duygularının kabul edildiğini hissederse rahatlar ve daha kolay teselli bulur. Hayatta daha büyük üzüntüler var diye çocuğunkini küçümsemek haksızlıktır. Duyulmadığını, anlaşılmadığını gören çocuk bunu duyurmak için daha aşırıya kaçar, daha çok ağlayarak veya hırçınlık ederek kendini duyurmaya çalışır. Bu ve buna benzer durumlar çocukta, ana babaya kızgınlık, öfke, içerleme ve güvensizlik hisleri uyandırır. Bu tür durumların önüne geçmek için:

a)Kendinizi çocuğun yerine koyarak durumu değerlendirin. Çocuğunuzun duygularını yaşamaya, çevreye ve olaylara onun gözleriyle bakmaya çalışın.

b) Çocuğunuzun sizden ayrı duyup düşüneceğini, farklı bir yapı ve bünyeye sahip olabileceğini kabul edin.

c) Çocuğunuzun gelişim süreci içinde yaşının icabı bazı davranış ve duygularda bulunabileceğini kabul ediniz. Çocuk yetiştin değildir. Yetişkin gibi düşünemez,davranamaz ama zamanı gelince öğrenir.

Çocuk eğitiminde etkili olabilmek ve çocukla sağlıklı iletişim kurabilmek için çocuğunuzu olduğu gibi kabul ediniz.

Dayakla, tehditle cezayla ya da bağırıp çağırarak çocuğunuzun olumsuz davranışına o an engel olabilirsiniz ama davranışı ortadan kaldıramazsınız.

Çocuğunuzun iyi davranışlarını geliştirmek için ödüllendirirken davranışlarını açık bir dille takdir ediniz ve ne kadar beğendiğinizi belirtiniz. “Bu gün ben söylemeden dersine çalıştığına çok sevindim. O beğendiğin elbiseyi sana alacağım” Ödülü başlangıçta ölçülü olarak kullanınız, davranışın devamında ödül yerine duygularınızı ifade ediniz ve çocuğunuzu teşvik ediniz. Çocuk eğitiminde takdir ve teşvik ödülden daha önemlidir. Zamanla ödülün etkisi kaybolur ancak çocuk sizin takdirinizi duymak için o davranışı tekrarlayacaktır.

İstenmeyen davranışta bulunduğu zaman çocuğa verilen ceza çocukta korku meydana getirir, çocuk davranışı yapmak istemediğinden değil de cezadan korktuğu için yapmaz. Cezada zamanla ödül gibi etkisini kaybeder, çocuk cezaya alışır ve istenmeyen davranışa devam eder. Ceza verilerek çocuğun olumsuz davranışlarıyla yüzleşmesine, davranışın neticelerini düşünmesine engel olursunuz. Peki çocuğunuzun olumsuz davranışlarına kızmadan, cezalandırmadan nasıl engel olabilirsiniz?

a) Çocuk davranışı yapmadan önce beklentilerinizi açıklayınız. “Sokağa çıktığımızda bir şeyin alınması için ağladığın zaman çok sinirleniyorum. Sokakta benden bir şey istemeyeceksin, anlaştık mı?

b)Yapılmasını istemediğiniz olumsuz davranışlar için çevreyi değiştiriniz. Küçük kardeş büyüğü ders çalışırken rahatsız ediyorsa, büyüğün ders yaptığı saatte küçüğü oyalayıcı bir etkinlik bulabilirsiniz.

c) Çocuklar öğrendiklerinin büyük bir kısmını taklit ederek öğrendiklerinden, çocuğunuzdan beklediğiniz davranışlara önce kendiniz örnek olunuz. Çocuğunuzun düzenli olmasını istiyorsanız, düzenli olmaya; sözünü tutmasını istiyorsanız kendi sözünüzü tutmaya önem veriniz.

d) Çocuğunuzun iyi alışkanlıklar geliştirmesine yardımcı olunuz. Çocuklar, kendilerinden beklenen davranışların neler olduğunu ve nasıl yapılacağını büyük çoğunlukla bilemezler. Bunun için sözgelişi temizlik alışkanlığı kazandırılacaksa: “Yemeğe oturmadan eller yıkanmalı. Gel beraber elimizi yıkayalım. Ellerimiz ne güzel oldu değil mi?” örneğinde olduğu gibi iyi alışkanlıklar geliştirmesine yardımcı olunmalıdır.

e) Olumsuz davranışın nedenini düşünüz. Çocuk olumsuz davranıyorsa düşündüğünüzün aksine başka nedenleri olabilir. İyice bakıldığında arkasında giderilmemiş bir ihtiyaç olabilir. Çocuğunuz yemek yemiyorsa nedeni belki yorgunluk, uykusuzluk ya da hastalık başlangıcı olabilir. Çocuğa yemek yemediği için çocuğa kızmak, bağırmak ve zorla yemek yedirmek yerine yemek yememesinin nedenlerini düşünün. “Bugün pek iştahın yok sanki. bir derdin mi var? Bana mı kızdın?” gibi.

f) Olumsuz davranışın yerine yapabileceği olumlu bir davranış gösterin “yapma demek yerine neyi yapmasını beklediğinizi ona açıklayın veya seçim yapmasına yol gösterin. Ağabeyinin ya da ablasının defteri ve kalemlerini elliyorsa, ona bir defter ve kalem verin.

g) Çocuğunuzun olumsuz davranışından dolayı yaşadığınız olumsuz duyguları ve etkilerini ona belirtin. Çocuğunuza o anki duygularınızı ifade etmek sizi sakinleştirecek ve rahatlatacaktır. Ayrıca çocuğunuzda olumsuz davranışın sizin üzerinizdeki olumsuz etkiyi anlamış olacaktır. Evde olmadığım zaman dersini yapmamana çok üzülüyorum(Duygu). Bu da İnsanoğlu doğduğu günden itibaren kendisini bakmakla, sevgi göstermekle, ilgilenmekle yükümlü ana-babasının etkisine girer. Doğarak, onların dünyasına girerek üçgeni tamamlar. Doğuştan getirdiği kişilik özellikleri yanında ana-babanın yetiştirme tarzı çocuğun kişiliğinin oluşmasında önemli rol oynar.

Yapılan en büyük yanlış ana babanın çocuk eğitimi konusunda yanlış yol izlemeleridir. Ana babanın birbirlerine güç gösterileri ne yazık ki çocuğu olumsuz olarak yansır. Ana “yap” derken baba “yapma” diyorsa ve bu yap ve yapmalar çocuğun önünde yapılıyorsa, çocuklarına yapabilecekleri en büyük kötülüğü yapıyorlar demektir.

Hakkında dileksoylemez

Yazar, 2002 yılında İstanbul Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olmuştur. Evli ve 2 çocuk annesidir. Hakkında detaylı bilgiye http://www.dileksoylemez.com/hakkimda adresinden ulaşabilirsiniz.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

%d blogcu bunu beğendi: