Din adamı yeni kazılmış mezarın başında duasını bitirmek üzereydi. Birden, 50 yıllık kansını kaybetmiş olan yaşlı adam kalın sesiyle feryat etmeye başladı: “Aaah, aaah! Onu ne kadar da çok seviyordum!”
Onun bu feryat fîganı cenaze merasiminin sessizliğini alıp götürdü. Mezarın etrafında duran diğer aile üyeleri ve arkadaşları şaşırdılar, utandılar. Yüzleri kıpkırmızı kesilen yetişkin çocuklar babalarını susturmaya çalıştı:
“Tamam baba, acını anlıyoruz, ama sus şimdi.”
Yaşlı adam cenazenin mezara yavaşça indirilişini yaşlı gözlerle seyretti. Din adamı duasını tamamladı. Sonra da aile üyelerini mezara toprak atmaya davet etti. Yaşlı adam dışında hepsi bu görevi yerine getirdi.
Yaşlı koca bir kez daha feryat etti:
“Ah! Onu ne kadar da çok seviyordum!”
Çocukları onu engellemeye çalıştıysa da, o devam etti:
“Onu seviyordum!”
Mezarının etrafında bulunanlar yavaş yavaş mezarlığı terk etmeye başladı, ama yaşlı adam inatla mezann yanından ayrılmıyordu. Gözleri mezara dikili oracıkta öylece duruyordu. Din adamı yanına yaklaştı:
“Neler hissettiğinizi biliyorum, ama artık gitme zamanı. Gitmeli ve hayatımıza devam etmeliyiz.”
“Ah! Onu seviyordum!” diye inledi adam perişan bir şekilde. “Ama bunu ona ya bir ya da iki defa söyledim!”