2 Soru ile Stresten Kurtulun!

Stres hayatımızın en önemli parçası ve yüzyıllardan beri zamanın değişen yapısına göre stres algısı ve yaşamımızdaki karşılığı artmaya devam ediyor. Bunun nedenleri, belirtileri, sonuçları hakkında size bilgi vermek yerine yazının sonunda kavram olarak bu yapıyı tanımanızı sağlamayı hedefliyorum.  Kavramsal olarak stres; algılanan çevresel tehditlere bireyin fiziksel ve ruhsal bir tepki verme eylemi olarak ifade edilebilir (Hauser and Goodin 2005).
 
Bu tanımdaki “algılanan” kelimesine dikkat etmenizi isterim. Bireyin yaşadığı durumdan algıladığı tüm duygu durumları ona nasıl tepki vermesi gerektiğini de belirliyor. 
 
İlk çağda insanların vahşi bir hayvanla karşılaştığı zaman yaşadığı korku savaş ya da kaç şeklinde  tepki vermesine sebep oluyordu. Burada devreye giren, beynimizin limbik sisteminde bulunan amigdala, bir hayvan saldırısında ya da korku duyulan bir anda devreye giren otomatik çalışan sistemi temsil ediyor. Bugün günümüzde vahşi hayvanla karşılaşmıyoruz. Ancak amigdalamız hala devrede ve korku, stres, olumsuz yaşantılar anında kontrolü ele geçiriyor. Zaten o olmasa hayat tatsız duygusuz bir şey olurdu, bunu da hiç istemeyiz bununla birlikte kontrol edebiliriz. Hipokampus sayesinde…
 
Hipokampus, beyinde hafıza ile ilgili işlevi olan bölgemiz. Özellikle kısa dönem bellekteki bilgileri uzun döneme aktarmakla meşhur bir görevi var. Diyelim daha önce okul hayatınızda bir başarısızlık yaşadınız. Olayı yaşarken hissettiğiniz duygular öfke, utanç, yetersizlik duygularından biri ya da hepsi olsun. Hipokampus bu anıyı depolarken amigdalada olayla ilgili bağlantıları depoluyor. Bugün işyerinizde bir başarısızlık yaşadığınızda hipokampus eski anıları uzun süreli hafızadan getirirken amigdalada eski duyguları getiriyor. Eğer amigdalayı kontrol edemezseniz, şimdi yaşadığınız durum çok ağır olmasa bile eski yoğun duygularla aşırı tepkiler vermenize sebep oluyor. Ancak işi kaybetme, eşi kaybetme, dostluğu kaybetme korkusu nedeni ile olaylarda kurduğumuz bağlantıları ve duyguları bastırmaya devam ediyoruz. Bize stres yaratan durumla ilgili olarak eski çağlarda olduğu gibi savaşmak, kaçmak gibi seçeneklerimiz olduğu halde, durumu olduğundan daha ağır hale getirerek genelde çözmeye çalışamadan bilinçdışı şekilde ruhumuzdaki buzdağına katkıda bulunuyoruz. Bu buz dağının altında öfke, kızgınlık, hayal kırıklığı, değersizlik, yetersizlik ya da utanç gibi pek çok duygu olabilir. Bastırılan duygular buzdağının görünen yüzünde stres olarak karşımıza çıkabilir.  Bu algıladığımız tehditlere verdiğimiz tepkiler de bazen saç  çekme, bazen diş dökülmelerine bazen uyku sorunlarına bazen öfke nöbetlerine bazen de kendine zarar vermeye kadar davranışsal ya da psikosomatik belirtilerle ifade bulur.  
 
Tüm bu bilgilerden sonra tehdit eden durumlarla karşılaşıldığında hatta düşünce olarak bu tür durumları zihnimizde tekrarladığımızda yapılması gereken hipokampus ile amigdala arasında denge kurmaya çalışmak ve iki soruya cevap vermek:
 
Amigdala bana hangi duyguları getiriyor?
Hipokampus bana gerçek olan hakkında ne bilgi sunuyor?
 
Özellikle stresle ile ilgili nasıl baş edebilirim diye gelen sorulara  Daniel Goleman’ın şu ifadesini hatırlatıcı olarak kullanılmasını öneririm: “Yoğun olumsuz duygular bireyin tüm dikkatini kendi üzerine çeker, biz ne zaman başka bir şey yapmaya çalışırsak önümüzde bir engel oluşturur.” Engellenme ise yine bir stres kaynağıdır.
 
En iyisi, kendini anlama ve keşfetme yolunda karşımıza çıkan ve tehdit olarak algıladığımız bilinç dışına ittiğimiz tüm duyguları bir terapi ile bulmaya ve anlamaya çalışmak olmalıdır. Bu konuda stres düzeyinizi belirlemek için aşağıda verdiğim linke tıklayarak Stresle ilgili ölçeğe ulaşabilirsiniz.
 
Sevgilerimle
 
Dilek Söylemez
Psikolojik Danışman
İletişim:
www.dileksoylemez.com
www.instagram.com/dileginimgeleri
 
 
  • Stres Düzeyi Belirleme Ölçeği

  • http://www.dileksoylemez.com/stresle-basa-cikma.html

  •  
  • *Hauser SL, Goodin DS. Multiple Sclerosis And Other Demyelinating Diseases. In: Kasper DL, Braunwald E, Fauci As, Hauser Sl, Longo Dl , Jameson Jl (eds). Harrisonís Principles of Internal Medicine. 16nd ed. New York.Mcgraw Hill Comp;2005.p.2461- 247.

Hakkında dileksoylemez

Yazar, 2002 yılında İstanbul Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olmuştur. Evli ve 2 çocuk annesidir. Hakkında detaylı bilgiye http://www.dileksoylemez.com/hakkimda adresinden ulaşabilirsiniz.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

%d blogcu bunu beğendi: